Satyricon, black metal tarzındaki ekstrem müziğin başını çeken gruplardan biri. Satyr ve Frost�un yıkılmaz birleşimiyle 92�de çıkardıkları klasik demoları �The Forest Is My Throne�dan beri Norveç Black Metal�inin ikonu halindeler. Ama sanırım yaptıklarından hiç biri 96�daki Nemesis Divina kadar taktire şayan olamaz. Uzun bekleyişten sonra Satyricon�un çalışması �Volcano� Amerika�da çıktıktan sonra, Morbid Angel ve Soffocation ile tura çıkıldı. Grup, Mineapolis Mayhem festivaline giderken Satyr�i grup otobüsünde yakaladım. Bu ropörtaj�da Satyr�le daha çok Yurt Güvenliği (Frost, hakkındaki bazı saldırı suçlamaları nedeniyle tura katılamadı), Amerika�da tura çıkmak ve bu tür şeyleri konuştuk.
*(Ropörtajı yazan adam her kimse...)
-Frost hakkında on yıl önceki saldırı suçlaması yüzünden ülkeye giremiyor. Bu durumda ne olur?
Satyr: Amerika�da çalışma izni aldık. Sonra Norveç�teki Amerikan Konsolosluğundan bir tür �onay� da alındı. Ama işlerin sonunda, Yurt Güvenliği Departmanı..... Normalde çalışma izni aldıysanız ve konsolosluk onayınız da varsa formaliteler tamamlanmıştır. Ama Yurt Güvenliği saçma sapan bir iş yaptı ve onayı hiçe sayarak ülkeye giriş yapmak için ihtiyaç duyduğumuz vize�yi iptal etti. Yani bu kesin bir karardır, bunu bir anda geri çeviremezsiniz. Bu yapılmaması gereken bir şeydi. Neyseki Zyklon�dan Trym gelip durumumuzu kurtardı.
-Yani Amerika diğer ülkelerden daha mı katı bu konuda? Kanada�dan bile mi?
S: Kanada�da çok sert bu konuda. Sorun daha çok, Yurt Güvenlik Departmanı�nın daha çok yeni bir şey olması. Yani daha belli kural ve gelenekleri yok. Sizin dosyanızla ilgilenen adamın kişiliğiyle ilgili. Bizimkisi götün teki çıktı. Çıkmaya da bilirdi.
-Frost bu konuda ne düşünüyor?
S:O ve ben bu konuda aynıyız. İkimizde kızgınız ve hâyâl kırıklığına uğradık.
-Bu turda davulları Trym (Ex-Emperor, Zyklon) çalıyor yani. İyi bir davulcudur ama sonuçta Satyricon sen ve Frost demek.. Bu işlerin içine sıçmıyor mu biraz?
S: O iyi bir davulcu ve işler iyi. Sonuçta o da aynı müzik türünü yapıyor, bu işe bizimle aynı dönemde başladı, yani çok değerli bir değişiklik oldu. Gerçi dünyanın en iyi davulcusu olsaydı da ben Frost�un bizimle çalmasını isterdim... Ama şartlar düşünülürse daha iyisi olamazdı...
-Çoğu Amerikan grubu Avrupa�nın çok daha konuksever olduğunu iddia ediyor. Sence bu doğru mu?
S:Genelde öyleler.
-Amerika�da tur yapmak bu kadar zor mu?
S: Öyle... Ama buna deyiyor. Amerika�da Black Metal�i ve Satyricon�u yerleştirmeye çalışıyoruz ve buradaki manzara gerçekten başka bir yerdekine benzemiyor. Yani zamanlama çok önemli ve bence artık zamanı geldi.
-Nasıl oluyor da Satyricon�da senden ve Frost�tan başka kalıcı üye olmuyor? Frostla aranızda kalıcı birini alırsanız içine edilecek bir tür bağ mı var?
S: Bilmiyorum.. Diğer üyeleri de denedik. Ama işler iyi gitmedi, ama ikimizle oldukça iyi zaten.
-Bütün taptığım gruplar Norveçten. Tüm o atmosfer.. Oraların havasında suyunda bir şey mi var? Cidden.. Oraya has bir etmen filan var mı?
S: Sonuçta çok güçlü ve sağlıklı, ayrıca uzun süredir orada olan, oturmuş bir müzik var. Bunula alâkası çok. Bu ilerleme için çok güçlü ve iyi bir çevre yaratıyor.
-Sence Avrupa�da bu tür ekstrem tarzlara Amerika�dan daha mı iyi bakıyorlar? Yani Norveç gibi ülkelerdeki Black Metal grupları şarkıları ve albümleriyle grammy bile alabiliyorlar..
S: Daha büyük, daha popüler. Ama bunu ülkelere göre ayırmamak için bir sürü sebep var. Bence sanırım bu biraz da dağıtımlardaki yetersizlik ve grupların burada daha az tur düzenlemeleriyle ilgili..
-Peki sen ne tür müzik dinliyorsun genel olarak?
S: Bir çok farklı tarz dinliyorum. Ama bu aralar doğru dürüst albüm almadım hiç. Genelde dinlemem için yolluyorlar zaten. Thrash metal, dark atmosferik elektronik, bir sürü tarz. Ama iyi oldukları sürece benim için farketmez. İyi müzik, iyi müziktir.
-�Black Lava� parçasında �The Smell Of Black Metal 1990-1995� diye bir söz var. Bu tam olarak ne demek?
S: Bunu başımdan geçen bir tecrübe üzerine yazmıştım. Bir iki dakika için de olsa sanki farklı bir zaman dilimindeydim. Nasıl açıklayacağımı bilmiyorum... Daha çok bir an için havadaki bir koku bana belirli bir zaman dilimini hatırlattı. Sanki kafamda bir film oynuyordu. 1990�la 1995 arasındaki zamanı düşünürken buldum kendimi, Satyricon�un oluştuğu ve benim şarkı sözü yazmaya başladığım zamanlar.
-Daha çok dışarda, doğanın içinde mi yazıyorsun şarkı sözlerini, yoksa evinde mi?
S: Her yerde yazıyorum... Ama daha çok evde.
-Peki Norveç�teki Black Metal�in durumu nasıl sence? Yani şampiyonlar arasında birlik, dostluk hatta düşmanlık var mı?
S: Herhalde hepimiz birbirimizi tanıyoruzdur. Ama hep beraber takılmıyoruz. Yani çoğu başarılı grubun zaten başını kaşıyacak vakti yok zaten. Ama örnek olarak Darkthrone.. Onlarla çok yakınım, ama Nocturno Culto, Oslo�ya beş saat uzaklıktayken nasıl takılabilirim ki? Yani onlarda ya çalışıyorlar, ya djlik yapıyorlar, ya da yapmak istedikleri şeylerle meşguller. Bizim gibi.
-Dj�mi dedin?
S: Evet o çok iyi bir dj�dir.
- Bu beni biraz şaşırttı. Yani onun darkthrone�un bir parçası olduğunu düşünürsek...
S: Her şeyi yapabilir. Metal barlarda old school thrash metal, black ve death çalıyor ve Norveç�te bunu yapabileceğiniz bir çok yer var. O, bunu yapmayı seviyor. Yani demek istediğim hepimizin yapmayı sevdiği ve yapmak zorunda olduğu işler var ve beraber takılmıyoruz. Herkes herkesi biliyor.
-Canlı şov daha çok yeni materyal üzerine mi kurulu olacak yoksa eski şarkıları da çalacak mısınız?
S: Bu albümle Avrupa�da turlarken eski ve yeni şarkıların karışımını sunmuştuk. Bu turda sadece 35-45 dakikamız var, bu da beş şarkı eder. Yani üç yeni ve dört eski şarkı söyleyeceğiz (pis pis güler)
-Bu projeyi bilen herkes şu anda bunu duymak için ölüyor: Eibon, çıkacak mı?!
S: Muhtemelen seneye bir zaman çıkar, yani ben böyle düşünüyorum. Ama yalnızca başını kaşıyacak zamana sahip olmama değil, Phil hayatında çok büyük değişiklikler yaşadı. Pantera�dan ayrıldı, karısından boşandı.
-Peki bu gece ne yapmayı düşünüyorsun?
S: Amerikan sporlarına bakmayı düşünüyorum. Bizim spor kültürümüz daha farklı. Yani bilirsin, daha çok buz hokeyi ve futbol. Baseball, basketball gibi şeyler yok. Bir boks maçı izlemek harika olur, ama canlı olmalı. Muhtemelen Vegas�a giderim. Orada her dakika dövüş oluyor nasılsa...