Sodom : Bu tipik bir Sodom Albümü Değil!
Bir zamanlar grup elemanları sürekli değişen, fakat son on yıldır aynı elemanlarla yoluna devam eden Sodom, beş yıllık bir aradan sonra
sonunda on birinci stüdyo albümleri "Sodom"la bizlerle... İşte bas vokal Tom Angelripper'ın doğduğu şehir olan Gelsenkirchen'de Tom, grubun
davulcusu Bobby Schottkowski ve gitarist Bernemann'ın kariyerlerinin en iyi albümlerinden birini neden bu kadar geç yaptıklarını açıkladıkları
röportaj...
Herşeyin başladığı bu şehir yani Gelsenkirchen, kuzeyindeki kömür madenleriyle ünlü Bochum'un ve
batısındaki demir çelik endüstrisiyle bilinen Essen'in aksine kendisine benzeyen diğer batı şehirleri gibi pek önemsiz duran bir kasaba görünümünde.
Sodom gibi bir grubun oradan çıkmış olmasını umacağınız bir şehir değil yani. Hamburg ve Berlin gibi daha bohem
kültürünü barındırmış tarihe sahip bir şehir onlara daha çok yakışıyor sanki. Ama görüyoruzki üçlünün uzun süredir sabırsızlıkla beklenen
ve kendi adlarını taşıyan yeni albümlerinin çıkışını kutlamak için vokalist Onkel Tom'un sürekli gittiği barı doldurmuş efsanevi Alman
müzisyenler, gazeteciler ve diğerleri için bu şehrin anlamsızlığının hiç bir önemi yok. Hatta tarihi açıdan, Sodom'un buradan yani Ruhr Vadisinin
kalbinden çıkmış olması aslında oldukça mantıklı. Geçmişte herşeyin bugünki gibi olmadığını unutmak kolaydır. Seksenlerin başında Almanya
bugünki gibi metalin kalbinin attığı ülkelerden biri değildi. 1980 yılında Tom (kendisi henüz Angelripper değilken) Bochum'daki kömür madenlerinde
çalışmaya başladı. Madende çalışmak elbette zordu, fakat Tom babasının ve dedesinin de yaptığı mesleğe karşı özel bir sevgi beslemese de,
işin arkadaşlık kısmı hoşuna giden bir taraftı. Ve şimdi bir zamanlar madenden arkadaşlarıyla üzüntülerini paylaşıp şerefe kadeh kaldırdıkları
bu barda karşımda arkadaşları (Ve bir kaç gazeteciyle) mutlu bir şekilde içen Tom'a bakınca anlıyorum ki heavy metal dünyasının Tom'u
çekmesinin bir sebebi de madendeki gibi bir dostluk ortamı sunması, dostluk bağlarının acı tatlı deneyimlerle maden gibi işlenmesi.
Bu gece aramızda olanlar arasında geçtiğimiz günlerde yayınlanmış olan ve Sodom'un kariyerinin ilk yarısını anlatan DVD belgesel
"Lords of Depravity Pt. 1"da da görülen bir kaç yüz de var. Mesela Tom'la Polonya maceraları olan gazeteci Frank Albrecht (Bu ikisi Macaristandaki
bir konser sırasında pasaportları çalınınca, Polonya sınırından pasaportsuz içeri kaçmış ve yakalanmışlar). Sonra uzun süre Sodom'un
davulculuğunu yapan Chris Witchhunter'ın gruptan atılmasını yaşamış, fakat kendisi de bir kaç yıl sonra sadece 23 yaşındayken gruptan atılmış
genç gitarist Andy Brings var. (Ki Rock Hard için yazan Frank grubun 1992'deki Japonya turnesinde Tom'un uykusunda konuştuğunu ve davulcu
Chris'i gruptan atmadan üç ay önce onunla rüyasında kavga ettiğini duyduğunu iddia etmişti) Eski gitarist Brings'in orada olması bizce şu anda
Sodom'u saran güçlenmişliğin bir göstergesi. Eski gitaristin atılmasıyla aralarında başgösteren tadsızlık sona ermekle kalmamış, Andy "Sodom" albümünün
hazırlıklarına yardımcı bile olmuş. Ama bu gecenin asıl sahipleri Bobby Schottkowski ve Bernemann. Onlar grubun Tom'la birlikte imkansızı başaran
yani uzun süredir değişmeyen bir Sodom kadrosuna imza atmış elemanları. "İki hafta sonra birlikteliğimiz tam onuncu yılını tamamlayacak" diyor
Schottkowski gururla. Ama bu iki müzisyen hep Sodom'un hep bir parçası gibi mi hissettiler yoksa grubun önceki kadro değişimlerinin gölgesi düştümü
üzerlerine? Bobby: "Bunu hiç düşünmedim bile." Bernemann: "Ben de. Bu kadar uzun süredir birlikte olmamızın sırrı da burda zaten. Bizim için birlikte içmekte, müzik
yapmakta, eğlenmekte gayet doğal şeyler. Birlikte o kadar çok şey atlattık ve şimdi o kadar yakınız ki Sodom'un eski kadrolarını aklımıza
bile getirmiyoruz. Bugün 9 yıldır bu gruptayım, belki bir gün 20 yıldır bu grupta olmuş olacağım, kimi ilgilendirir ki bu?"."Değişmeye hiç gerek yok" diyor
Bobby gülümseyerek.
Yeni albümün çıkışı grubun şimdiki kadrosunun birlikteliklerinin onuncu yılına da denk getirilmiş sanki. Sodom'u bir kutlama ruhunun sardığını hissediyor
insan. Bobby söze atlıyor: "biz her albümü kutluyoruz." Tamam, ama M-16'den bu yana 5 yıl geçti. "Dört buçuk" diye düzeltiyor Bobby. Peki neden bu kadar sürdü?
Turneler mi? Besteler mi? DVD mi? Neydi sizi oyalayan? Bernemann: "DVD iki yıl sürdü." Tom:"Bu plak şirketimizin kararıydı. M-16'dan sonra şirket
beklememiz canlı bir albüm ve bir de DVD kaydetmemiz gerektiğini söyledi. Bence grup her yıl yada her iki yılda bir, yeni bir albüm yaratabilir.
Ama kontrata göre plak şirketinin 'şimdi yeni bir albüm için doğru zaman' demesi gerekiyor". Bernemann : " En büyük sorunumuz yapımcı şirketin
yeni bir cd'den önce DVD'nin çıkması gerekliliğine dair kararıydı. DVD yapımı sürekli gecikiyordu, ondan çok daha önce bir albüm çıkarabilirdik oysaki.
Bu konuda çok mutlu değildik, ama dvd'de güzel oldu, yapımı uzun oldu fakat ortaya çıkan iş gerçekten çok iyi." Peki o zaman albüme parça hazırlıkları ne kadar
sürdü? Bu süreç ne zaman başladı ve bitti. Bernemann: "Problem şarkıları bestelemek değil de sürekli ara vermek zorunda olmamızdı. Söz ve beste yapmanın
bir süreci vardır, son yazılan şarkılar ilklerden daha iyidir hep. Ama bir devamlılığa da ihtiyaç vardır. Bizse dvd için sürekli durdurulduk. Bobby: "Belki de böylesi
daha iyi oldu. Böylece ortaya tipik bir Sodom albümünden daha farklı bir "Sodom" albümü çıktı".
Bobby haklı, son albüm her ne kadar farkettirecek kadar tipik bir Sodom albümüyse de ileriye atılmış gerçek bir adım özelliği de taşımakta. Bernemann'ın City Of God
Bibles And Guns şarkılarındaki zengin ve melodik gitar oyunları üçlünün bugüne kadar hiç bir kadroyla gidemedikleri bir yolu keşfetmelerini sağlamış.
(Tom egemenliği altıdaki Sodom'un bugüne değin, proto-death, çiğ punk ve komedi metal gibi birbirinden farklı yaklaşımlara kucak açmasını saymıyoruz).
Sodom albümünü dinlediğinizde, grubun albümü tamamlandıktan sonra herşeyi tekrar gözden geçirmeleri için nadir bulunabilecek bir fırsatı elde ettiklerini
düşünmeden edemiyorsunuz.Tom bu pek rastlanılmayan, hatta başlarda rahatsız edici pozisyonda bırakılmanın sağladığı yararları itiraf ediyor : "Evet, bazı şarkılarda
değişiklikler yaptık. Bu şarkılardan bazılarının ilk haliyle son hali arasında üç dört yıl var. Mesela Axis Of Evil ve The Enemy Inside şarkıları M-16
albümü zamanında yapıldı. Aranjmanlardan tutunda bestelere kadar herşeyi stüdyoda birlikte yaptık. Eğer bir şarkı yapılacaksa, stüdyo ortamında yapılmalı diye düşünenlerdenim."
"Besteler doğal olarak geliyor bize, hep bir aradayız zaten. Bugün oturupta beste yapalım diye düşünmüyoruz, oturup yapıyoruz" diye ekliyor Bobby.
Tom devam ediyor : "Yarın stüdyoya girip yeni bir şarkı besteleyeceğim derseniz olmaz zaten. Biz stüdyoya girdiğimizde üzerimizde hiç baskı olmuyor. Hatta hemen çalmaya bile başlamıyoruz.
Sohbet edip birer bira içiyoruz önce. Sonuçta birimiz Londra'da diğerimiz Los Angeles'ta bir diğerimizde Almanya'da yaşamıyor. Böyle grup olmaz. Biz birbirimizden
en fazla 30 km. uzaklıkta yaşıyoruz. Ben burada yaşıyorum, diğerleri Dortmundda."
Tom'un belki de tek başına yaptığı tek şey söz yazarlığı. Daha önce de belirttiğim gibi bu sözler bazen güldüren daha hafif konulara değinse de
çoğu zaman daha çok dünyada gelişen ve Tom'u düşündüren olaylarla ilgili. Son albümdeyse Agent Orange günlerinden sonra belki de ilk kez bu kadar açık sözlü ve tartışma
yaratabilecek sözlerle karşı karşıyayız. Örneğin az öncede bahsi geçen Axis of Evil şarkısı. Bush ve kabinesinin ortaya attığı II. Dünya Savaşındaki
Almanya/Japonya/İtalya ittifakına karşı gelmek amacıyla dünyada yeni kötülüklerin ortaya çıktığı savına gönderme yapıyor. Peki 2001'deki Güney Doğu Asyada savaş temalı
M16 albümünden beri dünyada yaşanan politik gelişmeler Tom'un şarkı sözlerini en çok etkileyen şey mi oldu? Tom'un kalbine yakın olan savaş ve adaletsizlik temalarıyla dolu olan yeni albüm
dünyada artmakta olan kaos ve şiddetin bir yansımasıyla mı ortaya çıktı? Tom: "Hayır, 11 eylül'de dünya ticaret merkezine olanlar sözler için büyük bir ilham
kaynağıydı ancak bugünlerde de ilham kaynağı olan pek çok olay yaşanmakta. Haberlerde ve tv programlarında izlediğimiz dünyada o kadar çok kötüye giden olay var ki
hepsini sözlere dökmek geliyor içimden. Yaptığım müzik türü yani thrash metal bana bunları haykırabilmem için bir şans veriyor ama hiç bir şeyi değiştiremiyor bu.
Şarkılarımızda politik fikirler yok, anlamanız için iyice okumanız lazım. Aslında sözlerde bulabileceğiniz tek bir politik fikir var: o da bush ve
bin laden'in birer göt deliği oldukları. Bir thrash grubu bu tür şeylerle ilgili sözler yazmak zorunda bence."
Tom yeni albümleriyle ilgili haklı olarak kendine güveniyor. Bu grubu şu anda sarmış olan pozitifliğin de bir göstergesi. Sodom'un sahne dinamiği ise eskisi gibi hala yerinde. Onların
şimdiki hali bana diğer eski (çoğu tekrar birleşmiş) thrash gruplarından çok Motörhead'in son hallerini hatırlatıyor. Tom : "Turneye çıktığımızda yeni albümden
beş belki de daha fazla şarkı çalmayı planlıyoruz. Klasik soundda şarkılar çünkü hepsi. Tabi sadece bir saat çalabileceğimiz festivaller olursa yeni albümden çok şarkı çalamayabiliriz.
Kısacası yeni şarkıları canlı çalabilmek için sabırsızlanıyoruz."
Bobby ve Bernemann teknik olarak gruptan bugüne kadar gelip geçmiş herkesten daha yetenekliler. Tahmin edebileceğiniz gibi Tom bu konuda çok mutlu. Ama karşı çıkmadan edemiyor: "Önceki
kadrolarla karşılaştırmamalısınız. Gruptan kimi attıysam bir nedeni vardı. Mesela Witchhunter'da sebep giderek alkolik olmasıydı. Konserleri ve stüdyoları iptal ediyordu ve grubun
ilerlemesi için ondan vazgeçmemiz şarttı. Biz herşeyi açıkça konuşabilen bir grubuz." Bir an kendimi iş görüşmesinde değil arkadaşlarımla oturuyormuş gibi hissediyorum.
"Biz iyi arkadaşlarız" diye onaylıyor Bobby, yarı dolu bardağını kaldırarak. Bu hareket aklıma grup elemanlarının sosyal ortamlarda içtikleri alkolün profesyonel sorumluluklarına
kötü bir etkisi olup olmadığı sorusunu getiriyor aklıma. Bobby : "Grup olarak tabii ki sürekli buluşup içiyoruz. Ama bunu turne gibi zamanlarda ve en önemlisi hep birlikte
yaptığımız için sorun olmuyor. Biz korn gibi her grup elemanının ayrı bir gece hayatının olduğu bir grup değiliz. Hep bir aradayız. Ego problemlerimiz yok. Doğal olarak
üç ayı turnede bir arada geçirdikten sonra bazı minik sorunlar oluyor, ama bu (gülerek Tom'a bakıyor) Tom'un sürekli osurması ve bununda çok pis kokmasından kaynaklanıyor."
Üçlü yine içten bir kahkaha atıyor....
Terrorizer UK