♥ | Rock Fan CLub © 2009 | ♥
♥ | Rock Fan CLub © 2009 | ♥
♥ | Rock Fan CLub © 2009 | ♥
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

♥ | Rock Fan CLub © 2009 | ♥

♥ | Rock Fan CLub © 2009 | ♥
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Infected Röportajı [2004]

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Dαrky '
ραтяση
ραтяση
Dαrky '


Mesaj Sayısı : 285
Points : 800
Rep Sistemi : 2
Kayıt tarihi : 17/07/09
Nerden : İzmiR

Infected Röportajı [2004] Empty
MesajKonu: Infected Röportajı [2004]   Infected Röportajı [2004] I_icon_minitimeCuma Tem. 17, 2009 10:29 pm

"<IronMan> selamun aleykum" diyerek girdim ortama, sanırım bayağıdır IRC`ye girmediğimi bu şekilde anlamış oldular.
"Şimdi kim kim di?" Sorduğum ilk soru oldu, tanışmak için sormuştum ama Salih benden kontrolü ele geçirip başlamıştı bile röportaja.
"Salih...Hani şu sevgili Bahadır'ın her fırsatta dağıldı dediği ve Güven Erkin Erkal`ın A mı B mi dediği Infected grubundan."

İlkaydan ise kısa bir merhaba geldi. Okumuşsunuzdur röportajı, nasıl buldunuz dedim, neden bahsettiğim belliydi zaten. İlkay daha okumadım dedi.
"İki açıdan ele alalım, diyerek başladı Salih. Röportajı yapanın yaklaşımı açısından olumlu.. Çalışmalarınızda başarılar. Cevaplayanlar açısından klasik diyelim...
Müziğe yenilikler katan klasik söylemciler. Ayrıca bir çoluk çocuk takımı var ki, herşeyi kontrol ettiğini sanan, piyasayı yönlendirdiğine inanan.."
Bu arada aklıma grubun web sitesinin olduğu geldi, ama şu an kapalıymış aradan hemen belirteyim.. İlkay yenisi açılacak diyor, duyrulur.

Lafını bölmüş oluyorum, ama sorumu sordum bi kere; Infected. Grup şu aşamada ne yapıyor. Salih sazı almıştı bikere eline, hemen cevaplıyor; "Şu an üç kişiyiz. Gitaristlerimizden biri gruptan kovuldu! Aslında bunu kullanmak
hoşuma gitmiyor, çok çirkin bir tabir ama ona ders olsun. Diğeride askerlik görevi için gelecek ay aramızdan ayrılacak. İlkay klavyede Tuğrulsa hem bass hemde gitar çalıyor.
Belirteyim aradan, Tuğrul gitti geldi. Ayrıca İlkay düzenleme, davul gibi diğer teknik konularla ilgileniyor.. Ve dışardan da Emir Ersoy teknik destek ve genel düzenlemede
yardımcı oluyor. Ben de vokaldeyim" diyor kısaca anlatıp, ama aradan gönderme yapmayıda ihmal etmiyor "Evet, üzgünüm Bahadır, az çok ingilizce biliyorum"
Davulcunuz yok muydu derken İlkay ekliyor, boş kalan yerlerede session elemanlar destek veriyor.

Bir rahatsızlık sezdiğim için (o kadar kuvvetli sezgiye gerek yok aslında) geri dönüyorum hemen, bir takım kişiler at koştururken Infected ne yapıyor?
Salih yine konuşan, "Bunu piyasanın durumuyla paralel ele almalıyız. Türkiye'de belirli başlı şirketler var; Zihni, Hammer vs. Neden bunlardan girdim konuya, Zihni Müzik ile
anlaşmamız var, hatta bunu bilmeyen DJ Club albüm çıkartma talebinde bulunmuş bizimkilere. Gerçi konuyu tam bilmiyorum belki de abartıdır, kısaca bizimkiler de takmamış zaten. Ayrıca Zihni Şahin
onay verirse yarın çıkartırız albümü. Durumumuz bu. İlkay konuşuyor en sonunda; "Bir organizasyona çıkarken kendilerini "Infected grubundan Bahadır ve Ufuk" olarak tanıtmaları dışında beni rahatsız eden bir şey yok.
Bu benim kişisel düşüncem olsun"

Elinizde yeterli materyal var yani? "Pek tabii" diyor İlkay, Salih ekliyor double albüm de çıkar, ama para kasar. Ekliyorum soruma, Neden kayda girmiyorsunuz o halde? Bir ay sonra bir elemanınızda askere gidecekse şimdiden
yapmak mantıklı değil mi? Sorun eleman eksilmesi değil diyor Salih. "Sorun kapital. Yanlış anlaşılma olmasın, para sorunumuz yok. Bir şeyler üretim insanlara sunuyorsunuz belki de
bazı konularda başı çekiyorsunuz piyasada, "The Lost Loser in Dreams" teknik açıdan çok yetersiz bir çalışmadır. Ama Pagan ile Infected ilk yasal çalışmalarını çıkartmasaydı bu kadar kolay
yönlendirme olmayacaktı piyasada şirketler açısından. Ve şu suralar gerek dinleyici gerekse şirketler konuya uzak. Hedef kitlem yok, neye yada kime sunum yapayım ki?
Sadece bu konu üzerinde yapabileceğim yorum özentilik bir süreçtir, öyle de kalmalıdır, hayat biçimi olmamalı. Başta adı geçen gruplar ve kişiler hala bu yoldalar. Beni bağlayan bir tespit ama belirteyim,
objektif olan biri müzikal gelişi göremez, yenilik yok! Bizde yenilik var gerçi bunu anlayabilecek kitle yok."

Cevabını bildiğim bir soru soruyorum, onların ağzından duymak için belki de yada röportajın yapıldığı saatle güneş doğması arasında çok uzak bir zaman olmadığı için : O halde
kendin için müzik yapıyorsunu yada yapıyorsunuz, öyle diyebilir miyiz? Bir bakalım diyor Salih, "Bugün adam gibi bir kaset çıkarmak için gerekli olanlar, beste vb.leri geçtik
kayıt parası, fabrikada çoğaltım, cd ise kalıp parası, tasarım, kültür bakanlığından izin, dağıtım.. Bunlar biz cebimizden ödüyoruz zaten insanlar ne sanıyorlar, bu işi yapanlar kendileri
için yapıyordur.

*** xxxxxxxx sets mode: +o IronMan. Röportaj bahanesiyle aradan op`ta aldım, bayağı zaman geçmiş op olmadan

Madem kendiniz için yapıyorsunuz, o halde neden yapacağınız iyi bir işle söylentilere cevap verme gereği duymuyorsunuz, yada duymadınız? Sonuçta söylenenleri umursamıyoruz diyemezsiniz?
"Söylenti nedir mesela? diyor İlkay. Salih`in başta kendini tanıtırken kullandığı cümleyi hatırlatıyorum.. "Satanist olayların en yoğun olduğu dönemde, TGRT aracılığıyla Savaş Ay, Zihni Şahin`i aradı
ve kendinizi savunun dedi. Zihni Şahin ise, savunmamı gerektiren bir şey yok, çünkü suçum yok dedi. Bunun gibi bizim durumumuz. Ben zaten yasal işlemleri yapmışım, kimseye hesap vermek ve
açıklama yapmak zorunda değilim. Zaten telif yasasıda çıksı, yiyorsa konuşsunlar etrafta" diyor Salih. "Benim anlayamadığım konu şu, diye giriyor İlkay. "Bu bahsi geçen
dağılmış grup, nasıl oluyor da "Chaosium"u çıkarıyor ve konserlere çıkabiliyor. "Dağılmış grup" bu mu? Durum bu iken "hayır biz buradayız" dememizin pek bir hükmü olmasa gerek. Varız zaten ki konsere çıkıyoruz.
Ayrıca ortalıkta görülmediğimiz zamanlar evlerimiz de "Elysian Odeum" albümü için çalışıyoruz." Barışa Rock`a çıktıklarını hatırlatıyor Salih.

"Chaosium"u hatırlıyorum, 2002 de çıkan EP`leri olması lazım. "Yanılmıyorsun diyor Salih. "Bakın o farklı bir amacı olan çalışma. Kayıt kalitesi düşük promo EP. Çıkma nedeni ise basit, yasal boşlukları ortadan
kaldırmak. İşlevi bu." Soru geliyor, Yani çok istekli olduğunuz bir çalışma değildi. Hayır diyor Salih; "imkanları kullanmadığımız bir çalışma. Ama kayıt kalitesini bir yana bırakalım.
Lirikleri ele alalım, teknik ve edebi anlatım olarak Türkiye`de yazılmış en iyisi. Gerisi tuzu biberi sosu. İlkay ekliyor, "kısaltılmış bir çalışma idi, yapılacakların onda birini içeren bir çalışma.
Objektif olan herkes bunu görür diyerek devam ediyor Salih."Gerçi kimse göremez. çünkü herkes karı kız ve arkadaş kayırma derdinde. Bakın, prensibim açık, Türk şirketlerinin
kıçını yalayacağıma giderim Universal veya EMI`de kileri yalarım. En azından dikey geçiş yapmamı sağlar müzikal anlamda." Tam amacım itiraz etmek olmamakla birlikte
"Ama sonuçta kıç yalamadan da iş yapabiliyorsun" diyorum. Tabii ki diyor Salih, "Bkz. Chaosium", Barışa Rock. Barışa Rock`a çıktık katılan bir çok gruptan kuruluş senesi ve
diskografi bağlamında daha büyüğüz. Ama ilk çıktık. Amacı olan bir çalışmada bile adam yerine koymadılar, gerçi konserde çok eğlendik, değil mi İlkay" diyor. İlkaydan gelen
cevap kısa ve net "Kesinlikle!"

İşte sırf bu yüzden elimden geldiğince çok konsere gitmeye çalışıyorum, "eğlenceyi kaçırmamak". Hatta bu yüzden Kurban konserinde bile stagedeydim. Barışa Rock eğlencesini kaçırdığımı söylüyorum
(röportaj dışı not: yok lan rock n coke a da gitmedim, fethiyedeydim o ara..)

Geri dönüyor konu bir anda, Kıç yalamak aslında genel bir bakış" diyor Salih. "Kastetmek istediğim biz artık farklı düşünüyoruz. Infected Premier League de oynuyor , Moribund Oblivion Division 1.
Eskiden böyle düşünmüyordunuz öyle mi diyorum. Hayır diyor Salih. "Sorun o değil. Gelişim var, bu da beraberinde değişiklikler getiriyor. Örneğin ben 1000 kişiye çaldım
daha niye çalayım mantığı. Hep aynı yüzler. Piyasa adında kısır döngü."

Laf dönüp dolaşıp Moribund Oblivion`a yada Bahadır Uludağlar`a geliyor ister istemez. Sormadan edemiyorum, Infected`in eski çalışmalarında Bahadır Uludağ`ların
etkinliği ne kadardı. "Infected adının Bahadır ile alakası neden bu kadar var, çünkü dergide yazarken (Şebek) bu tür söylemleri vardı. Bakın gruo açısından konuşsabiılecek
tek kişi Ufuk Kaplan'dır, onu muhattap olarak alırız. Etkinlik filan da değil, bugün Infected Zihni Müzik grubudur, isim 2007 ye kadar tescillidir, bu süre içinde biri çıkıpta bu adla
albüm çıkarabilir, tabi izin alırsa." Kararları kim alırdı diyorum o sıralar. "Siz bir klansınız, ortak konuşulur karara bağlanır. Kastettiğin kim etkindi şeklindeyse ufuk Kaplan,
Ahmet İba ve Oytun Türk. Bahadır dünya üzerinde defalarca kovulup geri alınan tek elemandır herhalde. Ayrıca iki tip frontman vardır. Birincisi insanların görebildiği, ikincisi
grup içinde varlığını hissettiğiniz kisi. Adı belki konmaz ama mesela konser sırasında bir aksilik çıkınca dönüp ona balarsınız toparlayacak diye. Bu bağlamda Ufuk Kaplan`ı
tanırım. Bahadır`ın ön plana çıkması dergi yazarlığı sırasında - ki bu kavrama bayılıyorum- bilir bilmez uydurması ve bizim grup olarak buna prim vermemiz " diyor Salih.
Parantez içinde de söylemeden geçmiyor "sonuçta reklam var ve buna ters etki deriz reklam mezunları"..

Geçmişi bir kenarı bırakalım diyorum, acaba yeni bir Infected albümü çıkması için ne gerekir, nasıl bir ortam lazım."Öncelıkle 2002 den bu yana yaptıklarımızı tekrar ele almalıyız
kanımca, revizyon gibi. Çünkü su an tam anlamıyla Metal yapıyoruz. Başkaları gibi Turkish Black Metal vb değil, bu garip bir sıfat. Bizim müziğimiz herhangi bir ideoloji içermiyor.
militarist kaygısı yok, onun dışında, Zihni Müzik ile oturup konuşmalıyız. Ama bunlardan once projemiz var. "The Sexen". Burada İlkaya soruyor "biz de soyle yazalım mı ? "Infected 'dan elemanların grubu" diye.
(İlkay kısa bir mola veriyor kendisine, Salihle devam ediyoruz)

-Ne yapmayı planlıyorsunuz bu projeyle?
"Klasik altyapılı metal diyelim, yer yer black, grind ve death etkili."
- Değişik bir şey olacak yani?
" Ve ağırlık death olabilir çünkü vokal aranjesi buna göre oluşturuldu."
- Ne zaman hayata geçer bu proje ?
"Bizim dışımızda gelişiyor aslında. Ama birgün kalkarız ''yok baba biz kendimiz yine hallederiz'' dersek, ertesi gün cıkar
- Toparlamak gerekirse Elysian Odeum`da The Sexen de her an karşımıza çıkabilir, öyle mi?
" Çıkar walla, temennimiz o yönde. 2 sene çok uzun, epey birikim var.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dαrky '
ραтяση
ραтяση
Dαrky '


Mesaj Sayısı : 285
Points : 800
Rep Sistemi : 2
Kayıt tarihi : 17/07/09
Nerden : İzmiR

Infected Röportajı [2004] Empty
MesajKonu: Geri: Infected Röportajı [2004]   Infected Röportajı [2004] I_icon_minitimeCuma Tem. 17, 2009 10:29 pm

Bir anda çok ciddi konuştuğumuzu fark ediyorum, klasik sorulara geçme vakti geldi sanırım ve soru geliyor, hemen herkese sorulan: Dinlediğiniz yerli grup var mı sizin? Aslında soru
yapısı olarak "siz hiç Türk grup dinlediniz mi hayatınız da olarak anlaşılabilir ama şükür öyle sormadığımı fark ediyorlar. "Barışa Rock`ta "İhtiyaç Molası" elemanlarıyla tanışma fırsatım oldu - ne gariptir ki aynı şirketteyiz.
Sağlam adamlar. Gerek müzisyenlikleriyle gerekse de kısa sohbet sırasında edindiğim izlenimle sağlamlar." Sadece o kadar mı diyorum. "Valla elimize ne geçerse bakıyoruz insanlar ne yapmışlar diye. Hemen herşeyi takip ediyorum
klasikten folka, brit-pop extreme metal e kadar. Öok geniş bir yelpaze yani. Bu arada İlkay geri dönüyor, hemen söylüyor sormamı beklemeden; Pentagram`ın "Trail Blazer"ı seviyorum ben. Demir`in enstruman hakimiyetinin de
büyük etkisi var." Salih ekliyor; Demir Demirkan da sağlam adam her ne kadar rezil Sertap parçaları olsa da" Durduramadığım için kendimi olayın magazin boyutunu bir nebze yukarı çekiyorum "Belki ayrıldıkları için düzelir!"
İlkay "Son dönem gruplardan ise çok da aykırı bir tarzda birşey yapanını görmedim açıkcası diyor. " Açıkcası "Old Man s Child"in "The Pagan Prosperity" albümü ile pek çok benzer noktası olan bir DEMO`su var
Bahadirıin.. Old Man's Child varken Bahadir`ı dinlemem doğrusu." Salihin metal grubu olarak takip ettiği tek topluluğun Bal - Sagoth olduğunu öğreniyoruz. "Norveçli grupları dinlemem, hepsi beceriksiz. İsveç daha teknik. At the Gates, Dissection, In Flames.
Bunlar aklıma ilk gelenler. Bakın bir de şu var Spirit of Doom Death Metal.. "The Lost Loser in Dreams" - kimilerinin dedıği gibi Dimmu Borgir olabilir ama olsa olsa "For All Tid" gibi birşey olur. Breathless on the Lips of Melancholia, Doom
"Chaosium" ise metal. Biz zaten genel olarak Black yapmamışız, corpse mask vb leri yüzünden bu kategoriye koyulmuşuz.

Yeri gelmişken soruyorum, "corpse paint"e devam mı, artık yapmayacak mısınız? İlkay geride kaldı diyor. Salih ekliyor "photoshop var". Pişmanmısınız diyorum.
Salih " iyi oldu kozmetik açısından sorun oluyordu, cilde zararları da var" diyor. İlkay ise farklı bir noktadan yaklaşıyor; "İnsanların arasında makyajlı dolaşmıyorken,
sahnede makyajlı olmak bana pek makul gelmiyor." Sahneyle günlük hayat arasındaki farkı soruyorum. "Ben ikisinde de olduğum gibiyim. Fark olsa idi, ikisinden birinin rol olması gerekmez miydi? diyor İlkay.
"Açıkcası bir konser öncesi veya sonrası sabah vapura bindiğinizde insan yığını arasında neysen osun" diyor Salih. İlkay devam ediyor "Ayrıca müzik ilk anlamda notadır. Nasıl ki notada makyaj yok ise, görüntümüzde de olmasının gerekliliğini düşünmüyorum."
" Vapur demişken ..deniz iyidir Ankaralılar - uzaylı arkadaşlar- bilmezler diyor aradan Salih. Uzun yıllar Ankara`da yaşamış olmanın ve pek çokları tarafından Ankaralı olarak bilinmenin verdiği bir savunma mekanizması olarak gerek
laf söyletmiyorum Ankaraya hatta Ankaralıya. "Evet, Ankaralılar bilmiyorlar "deniz"i, o yüzden de kirletmiolar"

Anlaşılan Salih`in Ankara konusunda da söylemek istedikleri var. "Onlar başka bir uzay sistemine aitler, sorsanız Türkiye'nin ötesinde müzik yapıyorlar." "Türkiye`de müzik yapıpta Türkiye`nin üst sınırının altında kalan grup yok ama" diyorum
hem bir şekilde Ankara sorununu yumuşatmak hemde gerçeğe parmak basmak mahiyetinde.(röportaj dışı not iki; ne kadar bilinçliyim değil mi?) Ankara`lılara bir kıllık sezinledim, nedir nedeni, yoksa ben mi çok uykuluyum diyorum, sorunu deşelim diye.
Salih "katılmamak elde değil" diyor gruplar hakkındaki sözlerime. Ankara konusunda da "Estağfurullah onlar bize kıllar. Sebep Bahadır, Ama unutmasınlar Türkiye'nin başkenti İstanbul'dur, İstanbul kick ass!"

İlkay - Ankara ile arası en iyi olan benim sanırım.. Devreye gireyim.. Bu akşam herşey yanlış anlaşılıyor
Salih - Bu saatte de anlamsız bir şekilde faşizan girdik konuya, latife canım.
İlkay - Ankara konusu şöyle. Infected`ın önceden çıktığı Ankara konserinde çeşitli problemler yaşanmış falan filan.. Öte yandan bazı Ankara orijinli organizasyonlarda devamlı
Ankaralı grupların pohpohlanması sadece uzaktan bizi rahatsız ediyor. Konu bu. İstanbul`da olduğu kadar Ankara`da da arkadaşımız var. Olumsuz bir tutumumuz olsa onlarla arkadaş olmazdık.
Salih - Biz de bu tür konuşarak röportaj sırasında dalgalanma sağlayalım, heyecan yaratalım.

Ve sonradan anlaşılıyor ki, "Ankaralılar uzaylı" muhabbeti Barışa Rock`tan sonra grubun verdiği bir röportajda geçen geyikmiş. Onu da burada uzun uzun anlatmayalım dedik, bulun, okuyun..

- Ama söylemeden geçemeyeceğim, İstanbulda Ankaradaki kadar uzun yaşamadım fakat Ankaralı grupların birbirine sahip çıktığını gördüm. Sadece grupların değil, seyircininde benzeri bir tepkisi var, ama İstanbulda böyle birşeye rastlamadım diyorum
"Ankara`daki ortamın halen dağılmamasının sebebi bu, farkındayım. Fakat müzikten çok arkadaşlığın ön planda olması bence pek adil değil. Yani "aa Kemal`in grubu" diyerek destek verenleri ben pek sevmiyorum. Kimsenin guestbook`unda kötü şey yazmıyor.
Herkes mi seviyor bu grupları, hiç mi sevmeyen yok" diyor İlkay. Aslında bu konuda çok daha uzun konuşabilirim ama röportajı yapan ben olduğum için konuşamıyorum. (röportaj dışı not 3 : birisi de benimle röportaj yapsın)
"Bilemiyorum belki de doymuşlardır" diyor Salih. "80 lerin ortasında Yunanistan ile birlikte Türkiye'de rock/metal piyasası tabir edebileceğimiz arz-talebe dayalı ortam oluştu. 90 lara doğru bizde geriledi, Yunansitan uçtu gitti.
U2 en uzak olarak tabir ettiği konseri orda veriyor. Değinmek istediğim şu. O dönemde dünya görüşü olan oturup tartışabılen, en önemlisi de bu tür müziği dinlemeyi kendini ifade etme bağlamında kullanan gençlik vardı.
Günümüzde ikinci kuşak arz-taleb yaşanıyor, hatta bitti gibi. Dinleyici ve üreten kesim başta belirttiğim ögrenmeyi denemeden özentiliği geçiş dönemi olmaktan çıkartıp yaşam biçime yaptılar. Artık bizim müziğimizi - mesajı olur olmaz tartışılır-
bilinçsiz kalabalıklar dinliyor. İyi birşey yapacaksın da kime sunacaksın. Sizin gibi birkaç anlayan adamın dışında kim anlayacak. Sorunun kökeni bu." Sanırım bir dokun bin ah işit dedikleri böyle birşey..

Eski bir dostumun "bu müziği iddia ettiklerini söyleyen karı kızı seçip eleyeceksin, onlar gidince sadece onların peşinde koşan saplarda ayıklanır, sonunda az da olsa öz bir kitle kalır" dediğini hatırlıyorum. Ama Salih faşizan bir düşünce olduğu için
tam olarak katılmadığını söylüyor.

Bu bahsettiğiniz ahval ve şerait içinde Infected olarak gelecek hakkındaki görüşleriniz neler? diyorum. "The Sexen veya Infected olarak birşeyler cıkacak somut olarak" diyor Salih. . Aslında bunları daha önce konuşmuştuk.
Ama takılmışım sanırım "Şahsi kanaatim üretebilen insanların bunları paylaşmaları yönünde" diyorum. "Motivasyon nedeni oldu, belki sen gitmeden birşeyler çıkarabiliriz, ama İlkay belirtmişti bu konuyu. Kime sunacağız. Sonuçta
üretiyoruz ama ulaştırmıyoruz" "Kaydı yapan adam bizden birşey beklemeyecekse bizde üretiriz diyor İlkay.

"Ben daha çok makale, deneme yada şiir tarzı üretim yaptığım için bir kağıtla kalem bana yetiyor, ama sizin iş biraz daha konsept tabii" diyorum, gecenin yorgunluğuyla kompleksle konsepti karıştırıp.
Ama iyi oluyor, Salihten "Elysian Odeum albümü olabilecek en konsept calışma olacak" lafları dökülüyor. İki senedir bunu söylüyorum bir iki sene daha geçse şaşmam bundan diyor.

Toparlayalım diyorum. İlkay söz alıyor "Infected şu icin 3 kişiden ibaret. "Elysian Odeum" isimli her bakımdan kuvvetli, şimdiye kadar çıkmış albümlere göre daha dolu bir albüm çıkaracak. Taklidi de icrasıda zor olacak. Bu esnada bir konsere katılırsa da 6 kişi olarak sahne alacak. Ayrıca insanlara
Bahadır ile olan eski albümleri göz ardı ederek yeni çalışmaları dinlemelerini tavsiye ediyorum.

Salih " Infected olarak, bütün bulaşıcı yapıya sahip düşüncelerin, söylemlerin, eylemlerin genel anlamda ele alırsak ideolojilerin toplumlara yönelik yıkımının ifadesi anlamında müzikle uğraşıyoruz. Bize bu süreçte yardımcı olan herkese teşekkür ederiz." diye noktalıyor sözlerini..

Güneşin ilk ışıkları yerini alırken yatağa doğru gidiyorum..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Infected Röportajı [2004]
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Hypocrisy Röportajı [2004]
» Decapitated Röportajı [2004]
» Suicide Röportajı [2004]
» Core Röportajı [2004]
» Hazerfan Röportajı [2004]

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
♥ | Rock Fan CLub © 2009 | ♥  :: Rock&Metal :: Rock & Metal Röportajları-
Buraya geçin: