♥ | Rock Fan CLub © 2009 | ♥
♥ | Rock Fan CLub © 2009 | ♥
♥ | Rock Fan CLub © 2009 | ♥
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

♥ | Rock Fan CLub © 2009 | ♥

♥ | Rock Fan CLub © 2009 | ♥
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Carnophage Röportajı [2008]

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Dαrky '
ραтяση
ραтяση
Dαrky '


Mesaj Sayısı : 285
Points : 800
Rep Sistemi : 2
Kayıt tarihi : 17/07/09
Nerden : İzmiR

Carnophage Röportajı [2008] Empty
MesajKonu: Carnophage Röportajı [2008]   Carnophage Röportajı [2008] I_icon_minitimePaz Tem. 19, 2009 8:17 pm

Röportajın şu giriş kısmını altı sayfa yazabilecek kadar doluyum o gün'e dair. Kısacık bir güne yine o kadar olayı sıkıştırmıştık ki,
hangisini anlatayım. Yüksel'de dandik bir cafede Ceyhun'la yaptığımız ve önemli kısmı menemenden oluşan kahvaltı mı yoksa akşam üstü şık bir kebabçıda yenen leziz tandır mı? Ha evet, arada bir de röportaj yaptıktı sanırım.. Hatırladıklarımı yazmak isterdim sadece, üzerinden üç dört ay geçince pek mümkün olmuyor. O yüzden sevgili dostum ses kayıt edebilen telefonumun yardımını alıyorum. Her şey Ceyhun'un sekizde gitmesi gereken işe saat 11 de kalkarak gecikmesiyle başladı. Hal böyle olunca birlikte Kızılay'ın yolunu tutup, bir yandan tıkındık, bir yandan Oral'ın yolunu gözledik. Allah'tan Oral kahvaltımız bitmek üzere geldi de, karnımı doyurabildim, yoksa ne mümkün... Ardından çaylarımızı içmek için geçtiğimiz bir sendikasıda (reklam olmasın) laklağımızı edip, grubun diğer elemanlarıyla buluşacağımız Orta Dünya isimli güzide cafeye geçtik, kalbimizde metal ateşi, dilimizde Spiritual Healing...

Cafenin alt katında grubun bir kısmı karınca kararınca buldukları bir şeyleri yiyerek bizi bekliyordu. Hafif ısınma çalışmaları ve çaylarla bir süre bekledikten sonra, daha sessiz olacağına inandığımız üst kata çıktık, çıkmaz olaydık. Ankaradayken sık sık gittiğim bu mekanın çalışanlarına yayılan gudubetlik, adam sendecilik, çay yok daha su ısınmadı Allah Allahçılık ve bilumum kanamalı monika tavırları yüzümüze sağlam bir death metal efekti verdi..

İstediğimiz de bu değil miydi zaten?

Birazdan yazacaklarım yaklaşık 2 saatlik sohbetin tarafımdan harmanlanmış halidir. Grubun Unique Leader ile yaptığı anlaşmanın tam üstüne gelmesi,
röportajın rengini de normal olarak bu olayın güzelliğine boyadı.

Telefonun sey kaydedicisini açıyorum ve sanırım hohluyorum aletin üzerine. Ne ilginçtirki ilk kaydın ilk iki dakikası çay ve röportaj öncesi
önsevişme geyikleriyle geçiyor.
Hatta ben tam röportaja başlamak üzereyken Oral'ın ısrarla çay söylemeye gitmesi de işin cabası. Masanın etrafında oturuş sıralarına göre karşımda
Berkan, Bengi, Onur ve hemen yanımda da Oral var. Berkan'la başlıyoruz.

Emrah : Ne iş yapıyorsun Berkan
Berkan: Gitar.
Emrah : Ne yapıyorsun gitarla Berkan?
Berkan: Alıp satıyorum!

O anda incelmiş olan kayışlar kopuyor bende. Sonradan anlatıyorlar. Berkan her türlü müzik alet edavatının alım satımını yapıyormuş. Hatta Oral'ın söylediklerine
bakarsak Deeds Of Flesh gitaristi Berkan'a amfi sormuş, işler o derece büyük! Madem başladık birine soru sormaya, ne zaman çıkacak albüm diyerek devam ediyorum.
"Spring veya summer" diyor Berkan, ben de bir otorite olarak karşı çıkıyorum "Abi herife söyleyin summer'da çıkartmasın". Kayışlar başka bir yerden daha kopuyor.
"Yazın Deeds Of Flesh'te çıkacak büyük ihtimalle, onlarla birlikte combo olabilir. Adamları uzun senelerden beri takip ediyorum, bazı seneler hiç iş yapmıyorlar, ama bazen de bir ay içinde iki albüm birden patlatıyorlar. Onların yeni bir grubu daha var, belki onlarla birlikte de düşünüyor olabilirler."
Memnun musunuz diyorum bu anlaşmadan, "Unique Leader olsun ben kendi albümümü parayla almaya razıyım" diyor, oradan sonra da Berkan'ın hayatının şirketi olduğunu
öğreniyoruz. Hatta "Unique Leader bassın dinlemeden alırım" diye ekliyor.

Bengiye geçebiliyoruz. Sen ne alıp satıyorsun diyorum, ben alıp satmıyorum, benim gitarı Berkan alıp satıyor diyor. Bu arada yine Berkan'ın satış mevzularına
geçiyoruz. "Berkan bizim için velinimet, bizde olmayan her şey onda var, bizim yapmadığımız her şeyi o yapıyor, menejer gibi bir şey, hatta bass'ımı satıp yeni bass alıyor, üstüne de 100 milyon borçlandırıyor!". Grubun ilişkileri gözlerimi yaşartmaya başlamıştı.. Anlaşma hakkındaki düşüncelerini sorayım diyorum, mesela
daha iyisi olabilir miydi diyorum? Yok diyor bu gayet iyiydi.

Onur'la tanışıyoruz.. Genelde sessiz sakin görünen Onur'a sorduğum ilk soru bu grupta ne işin var. Berkan bataklıktan çıkardık onu diyor. Onur'sa ciddi ciddi cevaplıyor:
"Metal olan her şeye saygım var, o yüzden death metal ya da başka bir şey olması önemli değil, sevdiğim için buradayım." Bu arada Onur'un Astral Division davulcusu olduğunu da öğrenmiş oluyoruz.

Ve Oral, ilk röportajımı bundan seneler evvel onunla yapmıştım, şimdi yine karşı karşıyayız. O zamandan bu zamana ne değişti diye başlıyorum.
"O zamanlar çocuktuk, bu kadar geniş bakamıyorduk olaylara, şaka gibi. Her şeye daha dogmatik yaklaşıyorduk, artık daha farklı." (evet evet aynen böyle dedi.)
Peki bugüne kadar pek çok grupta bulundun (Örn. Ölüm Dışı, Cidesphere, Burst Appeal), ama şu anda Carnophage'la her şey çok çok daha iyi. Bunun sebebi ne?

"Diğer gruplar kötüydü, Carnophage hepsinden çok çok daha iyi diye bir şey yok. Zaman mevzusu, piyasanın durumu vesaire. Misal Cidesphere'le de albümümüz çıktı, Hammer'dan çıktı.
Eskiden yerli firmalardan albüm çıkarırken firmalar size daha iyi yaklaşırdı. Para kazandırmasa da iyi davranıyorlardı, kayıt paranı öderdi, belki yurtdışında ünlü olamayacağını bilirdin ama yurt dışına dağılırdı,
konser ayarlarlardı, sana saygı gösterirdi. Şimdi firmalar artık çok değişti. Diyorlarki grup kaydını yapsın, getirsin bize versin, biz de ister
çıkarırız, ister çıkarmayız. Firmalar böyle olunca
gruplar da yurtdışındaki şirketlere ulaşmaya çalışıyor. Cenotaph ya da Decaying Purity örnekleri gibi. Ve ben başka gruplarında bunu yapabileceğini düşünüyorum. Bir sürü hayvan gibi grup var, iyi şirketlerle anlaşılacak. Bu fırsatı aslında hem gruplar kendileri yarattı hem de Türk şirketleri mecbur bıraktı. O kadar düşmüştüki seviye artık, gruplar da bıktı. Carnophage'ın farkı o oldu, doğru zamanda doğru şeyi yaptık."
Diğer gruplarınla buradaki elemanların farkı ne, hani sen o zamanda böğürüyodun, hala böğürüyosun, belki burda daha teknik. "Evet, Cidesphere'le çok benzeşiyor, ama o zaman göre teknik,
daha uzun söylüyorum falan filan, ama zaten senin gibi şerefsize çok bir şey anlatmaya gerek yok!".

Grubu kim kurdu diyorum. Bengi, Mertle birlikte kurduk diyor. Röportajın o kısmında aramızda olmayan Mert'le daha önce birlikte çaldıklarını ve işte
buraya kadar geldiğini anlatıyor. Gruba daha sonra Mert'le başka bir projede birlikte çalan Onur dahil oluyor ve sonrasında da Berkan vokal için kadroya giriyor.
Evet, Berkan önce vokalist olarak girmiş gruba, sonrasında onun ne zaman gitara geçtiğini bilen ise yok.

İki şarkıyı kaydeden dörtlü daha sonra bunu Oral'a veriyor. Oral'ın ifadesine göre, "hayvan gibi" olan ilk kaydın ardından hiç düşünmeden gruba giriyor.
Ardından yapılan şarkıları nasıl değerlendireceklerini düşünen grup, demo ya da ep'den ziyaden albümü ilk başta kendilerine hedef olarak koymuşlar.

"Şarkılar cidden çok iyiydi. Böyle olunca istemedim demo olsun ep olsun bu şarkılar harcansın. Direk albüme konsantre olundu. Parça yapın abi diye gazı da verdim ortaya. Kendimize de bir deadline koyduk. Eşek gibi oturup çalıştık. Deadline üç kere değişti ama bu işler kötü olduğu için değil içimize sinecek bir işe ulaşmak için"

derken Oral patates cipsleri geliyor.
Çok metalci hissettim...

Gruptaki iş bölümü ne durumda, kimin sözü daha çok geçiyor kim ne yapıyor. "Genelde şarkılarla Mert ilgileniyor, Berkan mesela grubun iletişimiyle

internetle falan ilgileniyor" diyor Bengi.
Oral ne b*k yiyor diye sormaktan kendimi alamıyorum, "Oral da eeeee, vokalleri yapıyor" diyor. Oral boş durur mu, "Ben vokalleri yapıyorum, onun

dışında millete sıvıyom, koçum olmadı bunu doğru
düzgün yap bilmem ne... Ben bir şey çalmadığımdan bestelere daha dışardan bakma durumundayım, onun faydası." Menejer/vokalistlikte karar kılıyoruz

sonunda.. Grupta herkesin eşit söz hakkı
olduğunu öğreniyoruz. Onur tamamlıyor, "Herkesin fikri alınır zaten mutlaka. Değiştirilmesi gereken bir yer olursa o söylenir, bunlar ortak yorumlar

sonucu olur". Berkan'sa olaya
başka bir bakış açısı getiriyor: "Bir beste yapıyorum yarısına kadar, Mert mutlaka benim bir kaç riffimi alıp p*ç edip kendisi değiştirerek bir şarkı yapar". Ortak görüşleri ise
bu kadar üstüne düşmeseler, o kadar şarkı atmasalar ikinci albümlerinin çoktan çıkmış olacağı.

Peki, anlaşmaya gelen tepkiler ne alemde. "Tepkiler güzel, yurt dışından acaip olumlu yorumlar aldık. Ama Türkiye'den acaip angut yorumlarda geldi.

Bal diyen de var torpil diyen de. Buralarda hoşlanmayan da
oldu, bariz anlaşılıyordu." Hafiften piyasa durumu, albüm satışı diye bir şey ya da satışlardan para kazanmak tarih oldu, e siz Türkiye'desiniz, yurtdışına gitmek kolay görünmüyor, konser tur durumlarını nasıl götüreceksiniz.
"Oral mezun, işinden izin alması zor değil. Ben mezunum, benim için de problem değil. Bengiyle Onur'da seneye bitirecekler. Eğer bir konser durumu olursa zaten
işimizi ona göre ayarlayıp buna gideriz, suya dizlerimize kadar girdik, yüzeriz de" diyor Berkan, Onur devam ettiriyor: "Eğer bu konser sadece üçümüze bile uyuyor olsa session elemanla yine yaparız, koparırız bunu".
Oral işi ileri götürüyor: "Eğer olabilecekse yurt dışında yaşamayı bile düşünebiliriz, Amerika meksika, hatta arjantin, yani şeriatın olmadığı bir yer olabilir... Şaka bir yana 11 yıldır bu işin içindeyim
bence bugüne kadar bir Türk grubunun eline geçmiş en güzel şans." Araya giriyorum, "Sorum da bu zaten, bu güzel şansı nasıl değerlendireceksiniz".
"Abi bu iş olur ya" diyor Oral.. Ardından da Ceyhun arıyor, nerede olduğumuzu, geleceğini söylüyor. Röportajı hızlandırıp ondan önce bitirmeye kasıyorum. Turnelerden bahsederken
Ceyhun içeri giriyor, işler tersine dönüyor..

Grup olarak çalışmalarınızı nasıl yürütüyorsunuz? "Herkesin vakit alan meşgaleleri olduğu için bazen bir araya gelmek sorun olabiliyor. Ama ne zaman

önemli bir durum olsa, konser vs gibi, o zaman işlerimizi ona göre ayarlayıp zamanı bulabiliyoruz, her şeye rağmen müziği öne çekebiliyoruz" diyerek cevaplıyor Onur.
Beste yapım sürecinin ise gelişen teknolojiyle daha kolay olduğu ortada. Berkan'la Mert'in altyapıları hazırladıktan sonra Guitar Pro gibi programlarla
bunu diğerleriyle paylaşmalarından bahsediyor Oral, Ceyhun olaya o programların hepsi cracklidir diyerek yaklaşıyor..

Carnophage, 2006'nın sonlarında kuruldu, 2007'de grubun tamamı bir araya geldi, besteler yapıldı, kaydedildi ve bir sene içinde iyi bir şirketle anlaşma yapacak haline geldiniz, beş sene sonra ne olur bu iş?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dαrky '
ραтяση
ραтяση
Dαrky '


Mesaj Sayısı : 285
Points : 800
Rep Sistemi : 2
Kayıt tarihi : 17/07/09
Nerden : İzmiR

Carnophage Röportajı [2008] Empty
MesajKonu: Geri: Carnophage Röportajı [2008]   Carnophage Röportajı [2008] I_icon_minitimePaz Tem. 19, 2009 8:18 pm

Oral: Bu iş tamamen çalışmaya bakar.
Emrah: Diğer Türk grupları hiç mi çalışmadı?
Oral: Eşşek gibi organize giden bir sürü grup var, tanıdığımız da var, bir sürü yenide var. Eskiden Türk grubu Türk şirketi diye giderken iş
değişyor. Bundan sonra daha farklı bir şekilde olacaktır. Ben diyememki bizim yaptığımız bu iş için en üst nokta. Bizim grubun en büyük farkı hiç albümü demosu olmadan böyle bir anlaşmayı yapmış olması. Ama asla ve asla bu gelinebilecek son nokta değil, bu sadece başlangıç.
Emrah: Güzel kardeşim, ben sana onu soruyorum zaten, son nokta değilse bundan sonrası neresi?
Ceyhun: Bık bık....
Oral: Major şirketler/major gruplar piyasasında sağlam bir yer elde etmek
Emrah: Ceyhun sus abi bi saniye, sana da vericem sonra!

O sırada kapı açılır ve içeriye Mert girer... Röportajın yarısı neredeyse tamamlanmıştır.. Toparlanmak için bir bahanemiz olur..

Berkan: En son noktada ne olur bilmem, zaten son nokta neresi onu da bilmiyorum. Ama ne olur, bizim albümümüz tüm dünyada 30.000 ya da 40.000 satar, veya
kim var bugün death metal yapıp, sürekli aktif olan, Nile olsun, Necrophagist olsun, bunlar bir döngünün içinde. Albümleri çıkıyor, turneye çıkıyorlar, konserler veriyorlar,
biz de bir şekilde bu döngünün içindeki yerimizi alabilirsek, o zaman deriz ki istediğimiz oldu.

Oral: Söyledik daha önce, albüm satışı artık zor iş. Ama ne var, merchandisedır, konserdir. Grubun ekonomisini döndüyor musun, yoksa boşa mı kürek

sallıyorsun, bunu yapabildikten sonra eyvallah. Biz de yaptığımız işle
aranan, tutulan bir grup olmak, ciddi olarak anılan bir grup olmak isteriz. Death grind grubunun gelebileceği en güzel nokta bu.

O anda sadece dinlemede olan Mert'e uzatıyoruz mikrofonlarımızı, sen ne diyorsun bu konuda?

Mert: Ya ben soruyu kaçırdım, neydi?
Emrah: "Diyoruz ki Gül, türbanı onayladı ne olacak bundan sonra"... Tekrar ediyorum sorumu?
Mert: Gittiği yere kadar ya, ne diyeyim.
Emrah: Memleket neresi?
Mert : Sivas.
Emrah: Belli ya, Anadolu insanı, tok gözlü, artık olduğu kadar olsun..
Mert: Ben geleceği o kadar düşünmüyorum ya...

O anda film yeniden kopuyor.. İçimizde gülmeyen sadece Oral var, yok yok, ben anladım onun ne demek istediğini diyor, susturup Mertten öğrenmeye çalışıyoruz ne demek istediğini. O arada kapı açılıyor, garson bayan giriyor (kanamalı olanlardan), kahve istiyoruz, soğuk kahve getiriyor.. Bulaşık suyundan hafif daha ılık..

Mert: Şu grup olayım demiyorum, şu seviyeye geleyim demiyorum. Biz elimizden geleni yaparız, ama insanlar bizi bir yere getirecek..

Oral Kocatepe camiinin minarelerine dalıp gidiyor.

Sizin camiada, yani Unique Leader camiasında yer alan gruplar belli, onlarla kendinizi yanyana görmek nasıl bir şey?

Bengi giriyor: "Belki şirketin en az bilinen grubu biziz, yaş ortalaması en ufak olan biz olduğumuz gibi (not: Grupta dört eleman 86'lı Oral 82'li).

Bu bizim üzerimizde
bazen bir baskı oluşturuyor, öyleki buraya layık görüldüysek, devamını getirmemizin gerektiğini biliyoruz".
Onur: Tabii devamını getirmek gerekirde, bizim buradaki imkanlarımızla onların imkanları karşılaştırılamaz bile. Yani adamlar nasıl yaşıyor, nasıl kaydediyor, biz ne yapıyoruz.
İki sene sonra okul bitecek, işe başlayacağız, üç kuruşluk imkanlarımızı kullanıp bu adamlarla aynı saflarda yer alacağız.
Oral: İşte o yüzden gidelim Amerikaya.
Grup: Tamam sen git!
Oral: Lan sanki şarkıları tek başıma ben yapıyorum da!
Ceyhun: O değilde, gidecekseniz bari daha önce Manga tadında yüzünüzü göstermeden birşeyler....
Odadakiler: Poff...

Konserler ne alemde?
"Konserler güzel, ilk konsere geçen sene İTÜ'de İstanbul Rock Festivalinde çıktık. Yeni bir grup olmamıza rağmen bol teklif alıyoruz. Ama her konsere atlayalım diye
bir durumumuz yok. Memnunuz bu aralar. Çıktığımız konserlerde de insanların tepkilerini görüyoruz, gayet hoşumuza gidiyor, onlar bizden memnun, biz onlardan memnun daha ne isteyelim" diye bildiriyor Oral... Arada gelen çaylarla takribi yarım saatlik bir kayıt dışı ara veriliyor, resmen dedikodu yapmışız.

Kayıtlar.. Nereye yaptınız, memnun muydunuz?
Berkan: Kayıtları Midas'ın Kulaklığı'nda, Erkan Tatoğlu gözetiminde yaptık. Death metal kaydı için ülkemizdeki en iyi ortamlardan birisidir.

Elimizdeki imkanları kullanarak
bu çalışmayı çıkarttık oraya, ve sonuçtan da memnunuz. Bir kayıdın iyi olması, ekipman kadar çalan adama da bağlıdır, kötü bir kayıt değil bizimki,
ama biz daha iyi çalsak
belki çok daha iyi olurdu, ama bizce güzel.
Oral: Kayıtlar bittikten sonra mastering için yurtdışına yolladık, ama gördük ki başında durmayınca olmuyor bu. O yüzden, sadece dışarıda mastering yaptırmış olmak için yaptırmak istemedik, bir reklam için o kadar para vermenin alemi yoktu.
Emrah: Soruyu değiştireyim, bu kayıt daha iyi olabilir miydi?
Oral: Daha iyi olamıcak kayıt yoktur!

Sessizlik...

Emrah: Daha iyi kayıt olabilir, ama bakınız melodic death gruplarına, sahnede çalamayacakları şeyleri kaydediyorlar, canlı dinlediğin zaman her şey çok farklı oluyor
Berkan: Biz Unique Leader'a anlaşmadan önce bir video göndermiştik, orada yaptıkları yorum aynen kayıtlardaymış gibi çalıyorsunuz olmuştu, bunun da bizim anlaşmaya etkisi var.
Oral: Zaten prodüksiyonla alakalı o dediğin şey. 6 Kanal vokal kaydet, üstüne 8 kanal gitar kaydet, bunun sahnede tutturulamayacağı bariz. Ama ne

var, set ekibi olsun, ekipman olsun,
daha çok zamana sahip olmak gibi etkenler var, en azından stüdyo saatinin sayaç gibi çalıştığını düşünmemek lazım.
Ceyhun: Kaçaki saati?
Oral: Girmeyelim oraya, ama normal stüdyolar kırk.
Ceyhun: Kaç saatte kaydediyorsunuz?
Onur: 60 saat falan herhalde.
Bengi: Daha kısa da olabilir uzunda, şarkılarına göre değişir, kaç kere çaldığına göre falan.
Berkan: Biz zaten kendi ekipmanımızı götürdük yanımızda, onun da avantajı vardı.
Onur: Ekipman işine önem veriyoruz. Canlıda çaldığımızın kayıtlar gibi anlaşılması bizce çok önemli.
Berkan: Bugüne kadar reddetiğimiz konserlerin yarısını backline'ı beğenmediğimizden reddetmişizdir.
Mert: Ben yaptığım işe saygı duyuyorum, sürekli çalışıyorum ediyorum. Konsere giderken evimden ekipmanımı götürüyorum. O saygıyı organizasyon

yapanlardan da bekliyoruz. Bugünlerde her cumartesi konser yapıldığı
için artık konsere giden yok, her cumartesi konser yapıldığı için malzemeden kısılıyor.
Oral: E iki amfi, iki tane davul mikrofonu.
Mert: İnsanlar belki Carnophage'in bir tarafı kalkmış diyecek ama bizim müziğimizin anlaşılması çok önemli. Biz zaten götürebildiğimizi kendimiz

götürüyoruz. Bizim bunu albüme en yakın biçimde çalmamız lazım..
Oral: Gavurlar iyi çalıyorsa biz de iyi çalmak zorundayız, bizim konser kaydımızı dinleyen biri yüzünü ekşitmemeli.
Berkan: Zaten biz kendi şarkılarımızı bir ay çalışmasak, çalamayız aynı şekilde.
Emrah: Ben bunu yazmam böyle!
Berkan: Yaz abi, gerçek bu, o yüzden özen lazım. Bir de şuna dikkat ediyoruz, biz sahnede iyi olmak zorundayız. Bizi, tarzımızı sevmeyen bir insan bile sahnedeyken gözlerini üzerimizden ayırmamalı. Hatta en sonunda Carnophage üzerimizden geçti demesi lazım..
Emrah: Oha.
Berkan: Aynen öyle
Emrah: Sizin bu myspace ne ayak, bi sürü adam ekli orda?
Bengi: 10000 küsur falan.
Emrah: Ne yapıyorsunuz o kadar adamla, tövbe tövbe.. E bunlardan gelen tepkiler nasıl?
Oral: Biz myspace'i ilk kurduğumuzda, pazar gün kurduk hadi hayırlı olsun.
Mert: Yok cumartesi gece yarısıydı. Saat 2'de.
Emrah: O ne yaa..
Berkan: Bizde her şey tarihle, mesela bak Unique Leader'dan mesaj 2 şubat 2008 günü saat 11.09'da geldi!
Oral: Adam yıldız tarihi tutuyor. Neyse, myspace'i açtık ikinci günü, pazartesi sabah ilk şirketten teklif geldi, ciddi diyorum. Ertesi gün, ikinci şirketten geldi, öbürsü gün, dördüncü şirketten geldi.
Ceyhun: Üç?
Oral: O gelmiş, bekliyormuş. Biz Unique Leader'la anlaşana kadar biz promo yollamadan bize teklif gönderen şirket sayısı 7 8. Bunlar içinde
iyi diyebileceğimiz şirketlerde vardı. Hatta bir şirketle anlaşmak üzereydikki, Unique Leader çıktı.
Mert: Myspace'ten bir sürü yabancı kutlama mesajları atmış, şirketin diğer gruplarından övgü dolu sözler duyduk.
Onur: Deeds Of Flesh'in gitaristi Erik bize öyle şeyler söylemişki göğsümüz kabardı. Ama Türkiye'de adamlar beğenmeye utanıyor sanki.
Oral: Öyle bir şey de var, güzelmiş, iyi olmuş falan diye yazılar okuyoruz forumlarda.
Berkan: Bir kere küfrederek giriyorsa adam samimi olarak beğenmiştir. Şerefsizler diye başlayıp tebrikle biten çok mesaj aldık ki ilk defa küfür

duyduğuma seviniyorum.
Oral: Bir de italyan bir forumda bizim hakkımızda yazıyorlar, ha ne yazıyorlar anlamadık ama 2 sayfa olmuş. Tabii Getafe Türkiyede çok sevilen bir

takım da diyor olabilirler, o ayrı.
Emrah: Bu arada Unique Leader'ın teklifi ne zaman gelmişti.
Berkan: 13 Şubat.
Oral : Sevgililer gününden bir gün önce, hediye oldu işte.
Emrah: Hanginize?

Sessizlik....

Emrah: Grup olarak yapmaktan en çok hoşlandığınız şey.
Mert: Mangal.
Onur: Mangal.
Berkan: Mangal.
Bengi: Mangal.
Oral : Yeşil vadide mangal.
Onur: Birde rakı mangal.
Mert: Langırt var
Bengi: Kanat var.
Emrah: Besteler?
Mert: %90'ını ben yaptım bu albümde.
Onur: Sonra da ekleyecek olan ekliyor istediğini.
Emrah: İçinizde tekvando kursuna giden oldu mu?

Sessizlik...

Buradan sonraki kısımda geyik ve grubun kayıt dışı kalmasını istediği konuşmalar ön plana çıktı. Bunlardan kayıt içine almak istediğim sadece

Bengi'nin abi buradan bir röportaj çıkacak mı sorusu oldu...

Sevdiğiniz gruplar?
Onur: Tek tek grup saymayalım, bizim myspace'de ekli gruplar işte...
Emrah: Çok politiksiniz.
Mert: Bu politiklik değil, ama biz müzikten başka yerlere çekilmek istemiyoruz, o yüzden de sevmediğimiz gruplar hakkında zaten konuşmayız.

Ağzımızdan çıkan gruplar da sevdiklerimiz olur.
Ceyhun: Yani bahsetmediğiniz grupları sevmiyorsunuz?

Sessizlik...

Toparlanma vakti geldiğine inanıyordum. Çaylar hala soğuk, kahveler hala şeffaf servis ediliyordu ve Kocatepe camiinden ezan sesi yükseleli çok olmuştu. Sizler kendini müziğiyle ifade eden insanlar, bir kere de söylemek istediklerinizi sözlü verin bana..

Berkan: Ülkemizde öküz gibi müzik yapan bir sürü insan var. İşlerinin hakkını veriyorlar. Ama bizde girişimcilik acaip eksik. Acelecilik de var, her şeye atlamak da var.
Grubun promosyonunu önem verirlerse pek çok şey olur. Daha önce ne demomuz ne ep'miz vardı, işin çoğunu myspace'le yaptık. Hatta Mert'e kalsa biz myspace'i albüm kaydedene kadar açmıcaktık.
Onur: Kimse kendini küçümsemesin.
Berkan: Myspace bedava reklam, oturup çalışsınlar promoya.
Oral: Benim ilk başladığım dönemde her şey mektupla postayla yürürdü, herkes gönderdiklerinin üzerine damgasını basar yollardı. Şimdi çok daha kolay. Karşındaki adam çok baba bir grubun elemanı olabiliyor.
Dünya artık daha küçük.d
Emrah: Diyorsunki yaşasın globalizm.
Ceyhun: Sen bir komprador uşağısın.
Emrah: Bengi?
Bengi: Benim söyleyecek başka birşeyim yokki?
Emrah: Neden?
Bengi: Berkan'ın da dediği gibi. İyi var kötü var. Şimdi bir sürü konser organizasyon var. İnsanlar kötülerine gittikten sonra iyilere fırsat vermeyebiliyor.
Bu her zaman grupların da suçu değil, mekanların eksiklikleri de çok. Kurunun yanında yaş da yanar derler ya, aynen öyle. İyi grupların konserleri
de boş geçiyor. O yüzden de insanlar, hem dinleyiciler hem gruplar seçici olsun.
Onur: Bence de benzer şeyler. Bizim yaptığımız şey çaba gerektirici. Bu çabayı gösterdikten sonra, elinden geleni yaptıktan sonra, çok iyi müzik yapan diğer gruplar da başaracaktır.
Oral: Carnophage'ı piyasaya sürmeye karar verdiğimiz ilk günden beri destekçimiz yardımcımız oldun, teşekkür etmek isterim. Bunu harbi diyorum ama yani, boş beleş arkadaşlık gazı da değil, harbiden
Allah razı olsun, her şey için çok teşekkürler. Benim son söylemek isteyeceğim insanların kaliteli işlere yönelmesi lazım. Her şeyin kaliteli
olanına yönelsinler. Gereksiz biyografi ya da diskografi fanzinlerini
okuyacaklarını adam gibi dergileri desteklesin. Webzine okuyanlar iş yapanla yapmayanı ayıklaması gerekir. İnsanların grupları ayıklaması lazım.
Biraz daha bilinçli olmaları gerekiyor.
Sonuçta Türk metalini kalkındıralım, heyo diye bir proje yapmıyoruz, ama bir yerden başlamak lazım..
Emrah: Buyrun sayın Mert Bey. Tamam grubun tek başına kurucusu değilsin ama madem bestelerin %90'ı senin, arkadaşlardan özür dilerim de en çok söz senin hakkın, buyur konuş.
Mert: Yok ben öyle bir şey diyemem.
Emrah: Zaten denemiştim seni! Sen gelmeden önce bu zarfı kararlaştırdıydık.
Mert: Şöyle diyebilirim, biz kimseye yol açmadık, kimseye yol göstermiyoruz, ama bizim yaptığımız bazı şeylerin hayal olmadığını tekrardan görmek oldu. Özellikle Türklerin kendini küçümsememesi gerektiğini gösterdik.
Madem gruplarımız iyi müzik yapıyor, o halde bu fırsatı değerlendirelim.
Emrah: Eğitim de şart...


Bu kadar konuştuktan sonra toplamak da pek mümkün olacak gibi görünmüyor. Benim hem röportajı yaparken hem de yazarken eğlendiğim kadarın yarısı
kadar hoşlandıysanız ne ala..

Carnophage şu elemanlardan oluşur
Oral Akyol - Vokal
Berkan Başoğlu - Gitar
Mert Kaya - Gitar
Bengi Öztürk - Bass
Onur Özçelik - Davul

http://www.myspace.com/carnophageturkey

Not 1: Albümün çıkış tarihi 26 Ağustos olarak kesinleşti.
Not 2: Gün boyu elimde dolaştırdığım üç hilalli gümüş tespihin kattığı hava ile ayrı ortamlar düşlemeye başlamıştım. Öyleki
sokakta karşılaştığımız grubun arkadaşları adımı sorunca kendimi "Merhaba, ben Reis" diye tanıtmaya kadar götürdüm işi. İşin ilginci bunu söylediğim
kızcağızın, "aaa evet, ben seni tanıyorum" demesi oldu...
Not 3: Röportajı yılların alışkanlığı ile Keyif'te noktaladık, buradan tüm sulu bira camiasına selam ederim...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
^RoCK_GiZeM^
ℓα∂у мσ∂єяαтöя
ℓα∂у мσ∂єяαтöя
^RoCK_GiZeM^


Mesaj Sayısı : 161
Points : 182
Rep Sistemi : 0
Kayıt tarihi : 21/07/09
Nerden : [**AnKaRa**]

Carnophage Röportajı [2008] Empty
MesajKonu: Geri: Carnophage Röportajı [2008]   Carnophage Röportajı [2008] I_icon_minitimeSalı Tem. 21, 2009 2:50 pm

ÇoK uqRaŞMIŞSıN ANLaŞıLaN..
TeŞeKKüRLeR...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Carnophage Röportajı [2008]
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Dismember Röportajı [2008]
» Thyrfing Röportajı [2008]
» Cenotaph Röportajı [2008]
» Afgrund Röportajı [2008]
» Nettlethrone Röportajı [2008]

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
♥ | Rock Fan CLub © 2009 | ♥  :: Rock&Metal :: Rock & Metal Röportajları-
Buraya geçin: