Oral: Bu iş tamamen çalışmaya bakar.
Emrah: Diğer Türk grupları hiç mi çalışmadı?
Oral: Eşşek gibi organize giden bir sürü grup var, tanıdığımız da var, bir sürü yenide var. Eskiden Türk grubu Türk şirketi diye giderken iş
değişyor. Bundan sonra daha farklı bir şekilde olacaktır. Ben diyememki bizim yaptığımız bu iş için en üst nokta. Bizim grubun en büyük farkı hiç albümü demosu olmadan böyle bir anlaşmayı yapmış olması. Ama asla ve asla bu gelinebilecek son nokta değil, bu sadece başlangıç.
Emrah: Güzel kardeşim, ben sana onu soruyorum zaten, son nokta değilse bundan sonrası neresi?
Ceyhun: Bık bık....
Oral: Major şirketler/major gruplar piyasasında sağlam bir yer elde etmek
Emrah: Ceyhun sus abi bi saniye, sana da vericem sonra!
O sırada kapı açılır ve içeriye Mert girer... Röportajın yarısı neredeyse tamamlanmıştır.. Toparlanmak için bir bahanemiz olur..
Berkan: En son noktada ne olur bilmem, zaten son nokta neresi onu da bilmiyorum. Ama ne olur, bizim albümümüz tüm dünyada 30.000 ya da 40.000 satar, veya
kim var bugün death metal yapıp, sürekli aktif olan, Nile olsun, Necrophagist olsun, bunlar bir döngünün içinde. Albümleri çıkıyor, turneye çıkıyorlar, konserler veriyorlar,
biz de bir şekilde bu döngünün içindeki yerimizi alabilirsek, o zaman deriz ki istediğimiz oldu.
Oral: Söyledik daha önce, albüm satışı artık zor iş. Ama ne var, merchandisedır, konserdir. Grubun ekonomisini döndüyor musun, yoksa boşa mı kürek
sallıyorsun, bunu yapabildikten sonra eyvallah. Biz de yaptığımız işle
aranan, tutulan bir grup olmak, ciddi olarak anılan bir grup olmak isteriz. Death grind grubunun gelebileceği en güzel nokta bu.
O anda sadece dinlemede olan Mert'e uzatıyoruz mikrofonlarımızı, sen ne diyorsun bu konuda?
Mert: Ya ben soruyu kaçırdım, neydi?
Emrah: "Diyoruz ki Gül, türbanı onayladı ne olacak bundan sonra"... Tekrar ediyorum sorumu?
Mert: Gittiği yere kadar ya, ne diyeyim.
Emrah: Memleket neresi?
Mert : Sivas.
Emrah: Belli ya, Anadolu insanı, tok gözlü, artık olduğu kadar olsun..
Mert: Ben geleceği o kadar düşünmüyorum ya...
O anda film yeniden kopuyor.. İçimizde gülmeyen sadece Oral var, yok yok, ben anladım onun ne demek istediğini diyor, susturup Mertten öğrenmeye çalışıyoruz ne demek istediğini. O arada kapı açılıyor, garson bayan giriyor (kanamalı olanlardan), kahve istiyoruz, soğuk kahve getiriyor.. Bulaşık suyundan hafif daha ılık..
Mert: Şu grup olayım demiyorum, şu seviyeye geleyim demiyorum. Biz elimizden geleni yaparız, ama insanlar bizi bir yere getirecek..
Oral Kocatepe camiinin minarelerine dalıp gidiyor.
Sizin camiada, yani Unique Leader camiasında yer alan gruplar belli, onlarla kendinizi yanyana görmek nasıl bir şey?
Bengi giriyor: "Belki şirketin en az bilinen grubu biziz, yaş ortalaması en ufak olan biz olduğumuz gibi (not: Grupta dört eleman 86'lı Oral 82'li).
Bu bizim üzerimizde
bazen bir baskı oluşturuyor, öyleki buraya layık görüldüysek, devamını getirmemizin gerektiğini biliyoruz".
Onur: Tabii devamını getirmek gerekirde, bizim buradaki imkanlarımızla onların imkanları karşılaştırılamaz bile. Yani adamlar nasıl yaşıyor, nasıl kaydediyor, biz ne yapıyoruz.
İki sene sonra okul bitecek, işe başlayacağız, üç kuruşluk imkanlarımızı kullanıp bu adamlarla aynı saflarda yer alacağız.
Oral: İşte o yüzden gidelim Amerikaya.
Grup: Tamam sen git!
Oral: Lan sanki şarkıları tek başıma ben yapıyorum da!
Ceyhun: O değilde, gidecekseniz bari daha önce Manga tadında yüzünüzü göstermeden birşeyler....
Odadakiler: Poff...
Konserler ne alemde?
"Konserler güzel, ilk konsere geçen sene İTÜ'de İstanbul Rock Festivalinde çıktık. Yeni bir grup olmamıza rağmen bol teklif alıyoruz. Ama her konsere atlayalım diye
bir durumumuz yok. Memnunuz bu aralar. Çıktığımız konserlerde de insanların tepkilerini görüyoruz, gayet hoşumuza gidiyor, onlar bizden memnun, biz onlardan memnun daha ne isteyelim" diye bildiriyor Oral... Arada gelen çaylarla takribi yarım saatlik bir kayıt dışı ara veriliyor, resmen dedikodu yapmışız.
Kayıtlar.. Nereye yaptınız, memnun muydunuz?
Berkan: Kayıtları Midas'ın Kulaklığı'nda, Erkan Tatoğlu gözetiminde yaptık. Death metal kaydı için ülkemizdeki en iyi ortamlardan birisidir.
Elimizdeki imkanları kullanarak
bu çalışmayı çıkarttık oraya, ve sonuçtan da memnunuz. Bir kayıdın iyi olması, ekipman kadar çalan adama da bağlıdır, kötü bir kayıt değil bizimki,
ama biz daha iyi çalsak
belki çok daha iyi olurdu, ama bizce güzel.
Oral: Kayıtlar bittikten sonra mastering için yurtdışına yolladık, ama gördük ki başında durmayınca olmuyor bu. O yüzden, sadece dışarıda mastering yaptırmış olmak için yaptırmak istemedik, bir reklam için o kadar para vermenin alemi yoktu.
Emrah: Soruyu değiştireyim, bu kayıt daha iyi olabilir miydi?
Oral: Daha iyi olamıcak kayıt yoktur!
Sessizlik...
Emrah: Daha iyi kayıt olabilir, ama bakınız melodic death gruplarına, sahnede çalamayacakları şeyleri kaydediyorlar, canlı dinlediğin zaman her şey çok farklı oluyor
Berkan: Biz Unique Leader'a anlaşmadan önce bir video göndermiştik, orada yaptıkları yorum aynen kayıtlardaymış gibi çalıyorsunuz olmuştu, bunun da bizim anlaşmaya etkisi var.
Oral: Zaten prodüksiyonla alakalı o dediğin şey. 6 Kanal vokal kaydet, üstüne 8 kanal gitar kaydet, bunun sahnede tutturulamayacağı bariz. Ama ne
var, set ekibi olsun, ekipman olsun,
daha çok zamana sahip olmak gibi etkenler var, en azından stüdyo saatinin sayaç gibi çalıştığını düşünmemek lazım.
Ceyhun: Kaçaki saati?
Oral: Girmeyelim oraya, ama normal stüdyolar kırk.
Ceyhun: Kaç saatte kaydediyorsunuz?
Onur: 60 saat falan herhalde.
Bengi: Daha kısa da olabilir uzunda, şarkılarına göre değişir, kaç kere çaldığına göre falan.
Berkan: Biz zaten kendi ekipmanımızı götürdük yanımızda, onun da avantajı vardı.
Onur: Ekipman işine önem veriyoruz. Canlıda çaldığımızın kayıtlar gibi anlaşılması bizce çok önemli.
Berkan: Bugüne kadar reddetiğimiz konserlerin yarısını backline'ı beğenmediğimizden reddetmişizdir.
Mert: Ben yaptığım işe saygı duyuyorum, sürekli çalışıyorum ediyorum. Konsere giderken evimden ekipmanımı götürüyorum. O saygıyı organizasyon
yapanlardan da bekliyoruz. Bugünlerde her cumartesi konser yapıldığı
için artık konsere giden yok, her cumartesi konser yapıldığı için malzemeden kısılıyor.
Oral: E iki amfi, iki tane davul mikrofonu.
Mert: İnsanlar belki Carnophage'in bir tarafı kalkmış diyecek ama bizim müziğimizin anlaşılması çok önemli. Biz zaten götürebildiğimizi kendimiz
götürüyoruz. Bizim bunu albüme en yakın biçimde çalmamız lazım..
Oral: Gavurlar iyi çalıyorsa biz de iyi çalmak zorundayız, bizim konser kaydımızı dinleyen biri yüzünü ekşitmemeli.
Berkan: Zaten biz kendi şarkılarımızı bir ay çalışmasak, çalamayız aynı şekilde.
Emrah: Ben bunu yazmam böyle!
Berkan: Yaz abi, gerçek bu, o yüzden özen lazım. Bir de şuna dikkat ediyoruz, biz sahnede iyi olmak zorundayız. Bizi, tarzımızı sevmeyen bir insan bile sahnedeyken gözlerini üzerimizden ayırmamalı. Hatta en sonunda Carnophage üzerimizden geçti demesi lazım..
Emrah: Oha.
Berkan: Aynen öyle
Emrah: Sizin bu myspace ne ayak, bi sürü adam ekli orda?
Bengi: 10000 küsur falan.
Emrah: Ne yapıyorsunuz o kadar adamla, tövbe tövbe.. E bunlardan gelen tepkiler nasıl?
Oral: Biz myspace'i ilk kurduğumuzda, pazar gün kurduk hadi hayırlı olsun.
Mert: Yok cumartesi gece yarısıydı. Saat 2'de.
Emrah: O ne yaa..
Berkan: Bizde her şey tarihle, mesela bak Unique Leader'dan mesaj 2 şubat 2008 günü saat 11.09'da geldi!
Oral: Adam yıldız tarihi tutuyor. Neyse, myspace'i açtık ikinci günü, pazartesi sabah ilk şirketten teklif geldi, ciddi diyorum. Ertesi gün, ikinci şirketten geldi, öbürsü gün, dördüncü şirketten geldi.
Ceyhun: Üç?
Oral: O gelmiş, bekliyormuş. Biz Unique Leader'la anlaşana kadar biz promo yollamadan bize teklif gönderen şirket sayısı 7 8. Bunlar içinde
iyi diyebileceğimiz şirketlerde vardı. Hatta bir şirketle anlaşmak üzereydikki, Unique Leader çıktı.
Mert: Myspace'ten bir sürü yabancı kutlama mesajları atmış, şirketin diğer gruplarından övgü dolu sözler duyduk.
Onur: Deeds Of Flesh'in gitaristi Erik bize öyle şeyler söylemişki göğsümüz kabardı. Ama Türkiye'de adamlar beğenmeye utanıyor sanki.
Oral: Öyle bir şey de var, güzelmiş, iyi olmuş falan diye yazılar okuyoruz forumlarda.
Berkan: Bir kere küfrederek giriyorsa adam samimi olarak beğenmiştir. Şerefsizler diye başlayıp tebrikle biten çok mesaj aldık ki ilk defa küfür
duyduğuma seviniyorum.
Oral: Bir de italyan bir forumda bizim hakkımızda yazıyorlar, ha ne yazıyorlar anlamadık ama 2 sayfa olmuş. Tabii Getafe Türkiyede çok sevilen bir
takım da diyor olabilirler, o ayrı.
Emrah: Bu arada Unique Leader'ın teklifi ne zaman gelmişti.
Berkan: 13 Şubat.
Oral : Sevgililer gününden bir gün önce, hediye oldu işte.
Emrah: Hanginize?
Sessizlik....
Emrah: Grup olarak yapmaktan en çok hoşlandığınız şey.
Mert: Mangal.
Onur: Mangal.
Berkan: Mangal.
Bengi: Mangal.
Oral : Yeşil vadide mangal.
Onur: Birde rakı mangal.
Mert: Langırt var
Bengi: Kanat var.
Emrah: Besteler?
Mert: %90'ını ben yaptım bu albümde.
Onur: Sonra da ekleyecek olan ekliyor istediğini.
Emrah: İçinizde tekvando kursuna giden oldu mu?
Sessizlik...
Buradan sonraki kısımda geyik ve grubun kayıt dışı kalmasını istediği konuşmalar ön plana çıktı. Bunlardan kayıt içine almak istediğim sadece
Bengi'nin abi buradan bir röportaj çıkacak mı sorusu oldu...
Sevdiğiniz gruplar?
Onur: Tek tek grup saymayalım, bizim myspace'de ekli gruplar işte...
Emrah: Çok politiksiniz.
Mert: Bu politiklik değil, ama biz müzikten başka yerlere çekilmek istemiyoruz, o yüzden de sevmediğimiz gruplar hakkında zaten konuşmayız.
Ağzımızdan çıkan gruplar da sevdiklerimiz olur.
Ceyhun: Yani bahsetmediğiniz grupları sevmiyorsunuz?
Sessizlik...
Toparlanma vakti geldiğine inanıyordum. Çaylar hala soğuk, kahveler hala şeffaf servis ediliyordu ve Kocatepe camiinden ezan sesi yükseleli çok olmuştu. Sizler kendini müziğiyle ifade eden insanlar, bir kere de söylemek istediklerinizi sözlü verin bana..
Berkan: Ülkemizde öküz gibi müzik yapan bir sürü insan var. İşlerinin hakkını veriyorlar. Ama bizde girişimcilik acaip eksik. Acelecilik de var, her şeye atlamak da var.
Grubun promosyonunu önem verirlerse pek çok şey olur. Daha önce ne demomuz ne ep'miz vardı, işin çoğunu myspace'le yaptık. Hatta Mert'e kalsa biz myspace'i albüm kaydedene kadar açmıcaktık.
Onur: Kimse kendini küçümsemesin.
Berkan: Myspace bedava reklam, oturup çalışsınlar promoya.
Oral: Benim ilk başladığım dönemde her şey mektupla postayla yürürdü, herkes gönderdiklerinin üzerine damgasını basar yollardı. Şimdi çok daha kolay. Karşındaki adam çok baba bir grubun elemanı olabiliyor.
Dünya artık daha küçük.d
Emrah: Diyorsunki yaşasın globalizm.
Ceyhun: Sen bir komprador uşağısın.
Emrah: Bengi?
Bengi: Benim söyleyecek başka birşeyim yokki?
Emrah: Neden?
Bengi: Berkan'ın da dediği gibi. İyi var kötü var. Şimdi bir sürü konser organizasyon var. İnsanlar kötülerine gittikten sonra iyilere fırsat vermeyebiliyor.
Bu her zaman grupların da suçu değil, mekanların eksiklikleri de çok. Kurunun yanında yaş da yanar derler ya, aynen öyle. İyi grupların konserleri
de boş geçiyor. O yüzden de insanlar, hem dinleyiciler hem gruplar seçici olsun.
Onur: Bence de benzer şeyler. Bizim yaptığımız şey çaba gerektirici. Bu çabayı gösterdikten sonra, elinden geleni yaptıktan sonra, çok iyi müzik yapan diğer gruplar da başaracaktır.
Oral: Carnophage'ı piyasaya sürmeye karar verdiğimiz ilk günden beri destekçimiz yardımcımız oldun, teşekkür etmek isterim. Bunu harbi diyorum ama yani, boş beleş arkadaşlık gazı da değil, harbiden
Allah razı olsun, her şey için çok teşekkürler. Benim son söylemek isteyeceğim insanların kaliteli işlere yönelmesi lazım. Her şeyin kaliteli
olanına yönelsinler. Gereksiz biyografi ya da diskografi fanzinlerini
okuyacaklarını adam gibi dergileri desteklesin. Webzine okuyanlar iş yapanla yapmayanı ayıklaması gerekir. İnsanların grupları ayıklaması lazım.
Biraz daha bilinçli olmaları gerekiyor.
Sonuçta Türk metalini kalkındıralım, heyo diye bir proje yapmıyoruz, ama bir yerden başlamak lazım..
Emrah: Buyrun sayın Mert Bey. Tamam grubun tek başına kurucusu değilsin ama madem bestelerin %90'ı senin, arkadaşlardan özür dilerim de en çok söz senin hakkın, buyur konuş.
Mert: Yok ben öyle bir şey diyemem.
Emrah: Zaten denemiştim seni! Sen gelmeden önce bu zarfı kararlaştırdıydık.
Mert: Şöyle diyebilirim, biz kimseye yol açmadık, kimseye yol göstermiyoruz, ama bizim yaptığımız bazı şeylerin hayal olmadığını tekrardan görmek oldu. Özellikle Türklerin kendini küçümsememesi gerektiğini gösterdik.
Madem gruplarımız iyi müzik yapıyor, o halde bu fırsatı değerlendirelim.
Emrah: Eğitim de şart...
Bu kadar konuştuktan sonra toplamak da pek mümkün olacak gibi görünmüyor. Benim hem röportajı yaparken hem de yazarken eğlendiğim kadarın yarısı
kadar hoşlandıysanız ne ala..
Carnophage şu elemanlardan oluşur
Oral Akyol - Vokal
Berkan Başoğlu - Gitar
Mert Kaya - Gitar
Bengi Öztürk - Bass
Onur Özçelik - Davul
http://www.myspace.com/carnophageturkeyNot 1: Albümün çıkış tarihi 26 Ağustos olarak kesinleşti.
Not 2: Gün boyu elimde dolaştırdığım üç hilalli gümüş tespihin kattığı hava ile ayrı ortamlar düşlemeye başlamıştım. Öyleki
sokakta karşılaştığımız grubun arkadaşları adımı sorunca kendimi "Merhaba, ben Reis" diye tanıtmaya kadar götürdüm işi. İşin ilginci bunu söylediğim
kızcağızın, "aaa evet, ben seni tanıyorum" demesi oldu...
Not 3: Röportajı yılların alışkanlığı ile Keyif'te noktaladık, buradan tüm sulu bira camiasına selam ederim...