Exodus Röportajı

EXODUS KÖTÜ ZAMANLAMA KONUSUNDA UZMAN BİR GRUP

Bir röportaj girişinde Exodus gibi bir grubu tanıtmaya çalışmak onlara hakaret etmek gibi geliyor. Kendileri tarzını değiştirmeden yoluna devam edebilmiş en eski Thrash Metal grubu muhtemelen, janr'ı yaratan gruplardan biri ve şüphesiz gelmiş geçmiş en iyilerinden de biri. ''Tempo Of The Damned'' ve ''Shovel Headed Killing Machine'' albümlerinde yenilenmiş kadroları ve taze kan ile kaldıkları yerden müziklerini icra etmeyi sürdüren Bay Arealı efsane grup, yeni albümleri ''Atrocity Exhibition... Exhibit I''ı kısa bir süre içinde piyasaya sürecek. Albümün arifesinde yaptığımız bu söyleşide grup lideri ve Thrash ikonu Gary Holt mütevazi tavrıyla bizi bir kez daha kendine hayran etti..

Yeni albümünüz "The Atrocity Exhibition... Exhibit I" kısa bir süre sonra piyasada olacak. Albümün adının Ballard'ın aynı isimli romanından geldiğini okudum. Albümde roman ile bağlantılı lirikler var mı?

Albümün romana bağlı olduğu söylenemez ama evet isim oradan geliyor. "Atrocity Exhibition"ı çok uzun bir süre önce okudum ve oldukça çılgın bir romandı. İsmi gerçekten beğendim ve bunun güzel bir parça ve albüm ismi olacağını düşündüm. Hepsi bu.

Albümden biraz bahseder misin?

Bu albümden çok memnun olduğumu söylemeliyim. Bana göre grubun "Bonded By Blood"dan beri biriktirdiği tecrübe bu albümde net bir şekilde yüzeye çıktı. Riffler baştan sona brutal ve hiç kesilmiyor. Gerçekten sert bir albüm bu.

Albümden yalnızca iki parçayı dinledim. Bu parçalar 'Riot Act' ve 'Children Of A Worthless God' ve sound'u önceki iki albüme göre biraz daha teknik ve belki biraz daha modern buldum. Buna katılır mısın?

Önceki albümlerle arasında çok büyük farklılıklar olduğunu düşünmüyorum. Evet belki biraz daha teknik olabilir. Firmamız bunu dinleyince "Thrash Metal'in Dream Theater'ı gibi olmuşsunuz" dedi. Ben de "öyle mi?" dedim. Onlar da "bunu bir iltifat olarak söylemiştik" dediler ve ben de "ah ne hoş" dedim, hahahah. Bence bu albüm öncekilere göre daha karanlık ve belki uğursuz bir havaya sahip. Açık konuşmak gerekirse bu albümün şu ana kadarki en iyi albümümüz olduğunu düşünüyorum. Bence grubun sound'unu ileri bir safhaya taşıyor.

'Children Of A Worthless God' biraz provokatif sayılabilecek lirikler içeriyor. Bu konuda neler söyleyeceksin?

Öncelikle şunu söylemem gerekir ki albümdeki çoğu parça dinler ve getirdikleri zararlar hakkında. Bu da o parçalardan biri. Albümde tek bir dine yöneltilmiş bir saldırı söz konusu değil. Ama o parçanın en sert sözlere sahip olduğunu söyleyebilirim.

Albümden önce orijinal davulcunuz Tom Hunting gruba geri döndü. Tom'un dönüşü nasıl oldu ve Paul ile yollarınızı nasıl ayırdınız?

Tom 17 yaşımdan beri benim en iyi arkadaşım. Kendini gruba dönmek için hazır hissettiğini söyledi. Paul de bunun grup için doğru seçim olacağını düşündü. Sanırım bu her iki taraf için de en güzeli oldu. Geçtiğimiz hafta Forbidden'ın tekrar toplandığını öğrendim ve biliyorsun, Paul Forbidden'ın orijinal davulcusuydu. Paul gerçekten çok iyi bir davulcu ama Exodus'un asıl davulcusu Tom'dur. Ve Tom da gerçekten en az Paul kadar iyi bir davulcu. İnsanlar Tom'un yeteneğini küçümsüyorlar çünkü kariyeri boyunca Exodus gibi bir grupta çaldı. Eğer Metallica gibi bir grupta çalıyor olsaydı insanlar Tanrı olduğunu düşünürlerdi.

Peki ya Rick Hunolt'un ayrılması ve yerine Lee Altus'un gelmesi nasıl oldu?

Rick'in bir sürü problemi vardı. Onu gruptan çıkarmak zorunda kalacağımız aklımın ucundan geçmezdi ama buna mecbur kaldık. Son dönemlerde provalara bile gelmiyordu. Parçalara katkısı büyük ölçüde azalmıştı. Yer aldığı son albümde sadece soloları çalmıştı. Lee'nin katılımı bizim için her açıdan çok iyi oldu. Kendisi gördüğüm en iyi ritm gitaristlerden biri olmasının yanında en iyi solo gitaristlerden de biri. İşin aslı Lee her zaman aklımdaydı ve Rick'in gidişinden sonra ilk aradığım gitarist de o oldu. Lee katıldığında bana 20 senedir Exodus'a katılmak için beklediğini söyledi, hahah.

Geçtiğimiz sene Türkiye'de akıllardan silinmeyecek iki konser verdiniz. Türkiye maceranız hakkında neler hatırlıyorsun?

Ankara'da seyirci çok iyiydi ama orda organizasyonla ilgili bazı sorunlar yaşadık. İstanbul ise tek kelimeyle harikaydı. Turnenin son konseriydi ve turnenin en iyi konserlerinden biriydi. Epey sarhoş olduğumuzu hatırlıyorum. Sabah kalktığımızda feci durumdaydık, hahah. Ama gerçekten harika bir konserdi. Umarım orada tekrar çalabiliriz.

Exodus ilk Thrash gruplarından biri. Aynı zamanda politik lirikler yazan ilk Thrash gruplarından biri. Ancak ilk demolarınızda daha NWOBHM etkili bir tarzınız olduğu görülüyor. Tarzınızı sertleştirmeye nasıl karar verdiniz?

Yola çıktığımızda bizim gibi müzik yapan grup yoktu. O dönemlerdeki esin kaynaklarımız Judas Priest, Sabbath ve AC/DC gibi gruplardı. Bizim tek yapmak istediğimiz gerçekten hızlı çalmaktı. Bunun üzerine bu müziğe uyacağını düşündüğümüz lirikler yazmaya başladık. Bilirsin, hükümetle ve adam öldürmekle falan ilgili. Bunlar hesaplanmış değişimler değildi, tamamen doğal olarak gelişti. Hala da nasıl müzik yapmalıyız diye düşünmeden içimizden geleni yapıyoruz.

Pekala şimdi özel bir soru geliyor. Thrash Metal'in başlangıcında bu piyasada olup her şeye tanık olmuş birisin. Sence ilk Thrash grubu kim?

Bunu söylemek zor ama sanırım Metallica ile beraber başladık.

Thrash Metal'in atası sayılabilecek birçok grup sizinle aynı yerden, Bay Area'dan çıktı. Sence oranın özel yanı neydi?

Hahah, Amerika'nın en dandik yerlerinden biri olan San Fransisco'daki metal müzisyenleri olarak çoğumuz NWOBHM fanlarıydık. Sanırım herşey doğal gelişti. Hepimiz o müziği bir üst safhaya taşımak istedik, önce Metallica ve biz, sonra Testament ve Death Angel gibi gruplar. Ve gelenek oradan sürdü gitti.

Metallica yıllar içinde tarzını oldukça değiştirdi. "Black Album"den itibaren girdikleri yol hakkında ne düşünüyorsun?

Onlar Thrash Metal'i tamamen terk ettiler. Bu konuda çok yorum yapmak istemiyorum ama girdikleri yol benim zevklerime fazla uygun değil. Bugünlerde Rick Rubin ile çalışıyorlar ve sanırım eskiye yakın bir şeyler yapmak istiyorlar ama bence bu kolay olmayacak. Neden dersen onlar artık zenginler ve açıkçası "aç" değiller.

1997 senesinde orijinal kadronuzla tekrar bir araya geldiniz ve Dynamo festivalinde unutulmaz bir reunion konseri verdiniz. Akabinde de "Another Lesson In Violence" albümüne dek uzanan bir yolculuk yaşadınız. Bu dönemden bahseder misin?

Avrupa'da turneye çıktık ve o konser albümünü yayınladık. Herşey harika gidiyordu. Ama sonra Amerika'da turneye çıktık ve işler değişti. Biliyorsun, sene 1997'ydi ve eski fanlarımızdan başka kimse kalmamıştı. Herkes Limp Bizkit tarzı boktan grupları dinliyordu. O an yanlış bir zamanda geri dönmeye karar verdiğimizi anladık, hahaha. Exodus kötü zamanlama konusunda uzman bir grup.

Orijinal vokalistiniz Paul Baloff'un ölümü gerçek bir trajediydi. Onun ölümünü duyduğunda neler hissettin?

O benim en iyi arkadaşlarımdan biriydi ve çok uzun zamandır tanıyordum. Haberi almak gerçekten korkunçtu. Sokağa çıkıp birilerini öldürmek istediğimi hatırlıyorum.
Son turnedeki konser fotoğraflarından birinde G.G. Allin tişörtü giydiğini gördüm...
Evet. Ben bir G.G. Allin fanıyım. Kendisi Rock dünyasının gördüğü en hasta ruhlu herifti kesinlikle.

Onu hiç canlı izledin mi?

Evet. Tarifi zor bir performanstı, hahah. Sahneye sıçtı, mikrofonu kıçına soktu ve seyircilere bok fırlattı. Bu uzun zaman önceydi ama unutmam mümkün değil.

Peki Punk sever misin? Daha doğrusu Punk'ın üzerinde etkisi olduğunu söyleyebilir misin?

Ben İngiliz Punk'ını severim. Bilirsin, The Exploited, Anti Human League ve Discharge, ki en sevdiğim gruplardan biridir. Bu grupların Exodus üzerinde etkisi olduğunu söyleyebilirim.

Paul Baloff ve Steve 'Zetro' Souza ikonlaşmış vokalistler. Bu ikisini nasıl kıyaslarsın?

Paul doğal bir vokalistti. Çoğu kez lirikleri unuturdu ama bilirsin, çok iyi bir herifti. Metal müzik yapmak için doğmuştu ve çok iyi bir frontman'di. Zetro çok daha iyi bir vokalistti ama tamamen kendi dünyasında yaşıyordu, onunla anlaşmak zordu ve her zaman kendi bildiğini okuyordu.

Eski albümlerinizi dinlediğinde "keşke şurasını değiştirebilseydim" dediğin zamanlar oluyor mu?

Kaydında yer aldığım albümleri fazla dinleyemiyorum çünkü kaydederken zaten yeteri kadar çok dinlemiş oluyorum, hahah. Eski albümleri dinlemeyi zaten fazla sevmiyorum. Şu aralar yeni albümümüzü dinliyorum ve bu parçaları konserlerde çalmak için sabırsızlanıyorum.

Peki yeni albümünüz dışında bugünlerde neler dinliyorsun?

Eski şeyler, Rainbow, UFO, Thin Lizzy gibi grupları dinliyorum.

Beğendiğin yeni gruplar var mı?

Lamb Of God'ı çok beğeniyorum. Bence çok sert bir müzik yapıyorlar ve kesinlikle Thrash kökenliler. Yeni albümlerini de oldukça beğendim. Dimmu Borgir'ı çok beğeniyorum. Bunların dışında yeni Thrash gruplarını da takip etmeye çalışıyorum.

Yakında "A Lesson In Guitar Violence" adlı bir DVD yayınlayacaksın. Biraz bundan bahseder misin?

Birçok fan bana tekniğim hakkında sorular yöneltiyordu ve bu tip bir eğitim DVD'si hazırlamaya karar verdim. Bunun o sıkıcı eğitim DVD'lerinden olmasını istemiyordum ve bence izlemesi gayet eğlenceli bir DVD oldu.

Pekala, bu son sorum. David Beckham'ın Exodus tişörtü giydiği fotoğrafı görünce neler hissettin?

Mutlu oldum tabii ki, ama Victoria Beckham'ın üzerinde görsem eminim daha da mutlu olurdum, hahahah.

METALLICA'DAKİ EXODUS ARAKLARI

Metallica'nın "Ride The Lightning" albümünde Exodus arakları olduğu doğru mu? 'Creeping Death'teki bir bölüm sizin demolarınızda yer alan 'Die By His Hand' parçasına çok benziyor...
O parçanın bir bölümü bizim parçamızdan geliyor. O parça Kirk bizle çalarken yazılmıştı ve riff onun ama lirik ona ait değildi ve riff'le beraber liriği de götürmüş. Belki de onlara dava açıp birkaç yüz bin dolar kazanabiliriz, hahahah. 'Trapped Under Ice'ın girişindeki riff de bir Exodus riffi.