Septic Flesh İle Communion Röportajı [2008]

Rotting Christ Türkiye Fan Topluluğu, Septic Flesh ile yaptıkları röportajı bizimle paylaşmayı uygun görmüşler, buyurun tadını çıkarın..

Septic Flesh son albümü Communion’la harika bir işe imza attı. Dünya metal basınının önemli bir bölümü albümü büyük bir yankıyla metalseverlere tanıttı. Biz de Rotting Christ Türkiye Fan Kulübü olarak kardeş grup Septicflesh’le bir görüşme ayarladık. Karşımızda Sotiris vardı. Rotting Christ Türkiye Fan Kulübü kuruluşundan bu yana 4. röportajına imza atıyor. Böyle bir albümün değerlendirilmesi açısından bu röportaj önemli bir adım içeriyor. Röportajı iki bölüm halinde planladık. İlk bölümde son albümü irdelerken ikinci bölümde genel Septicflesh tarihini yansıtan sorular sormaya çalıştık. Bir anlamda grubun Türkiye’de tanıtılması açısından önemliydi bu bölüm. Rotting Christ Türkiye Fan Kulübü ailesi olarak Sotiris’e teşekkür ediyor ve sizleri Sotiris’le baş başa bırakıyoruz.

Bize yeni albümünüz “Communion”dan bahseder misiniz?

SOTIRIS: Albüm, prodüktörümüz Fredric Nordstrom olmak üzere, İsveç’teki Fredman stüdyolarında kaydedildi ve orada mikslendi. Ayrıca bazı kayıtlarımız da Prag’da CNSO STUDIO GALLERY’de yapıldı. Orada, Filarmoni orkestrası ve Prag korosunun yardımıyla, klasik müzik ağırlıklı şeyler kayıtlandı. Genel sanat işi Seth tarafından yapıldı. Fakat kapaktaki resim, ki gerçek bir heykeldir, arkadaşımız olan İsveçli sanatçı Cecilia Jansson tarafından yapıldı.

Bu albümdeki üyelerin işlerini anlatır mısınız? Kim ne yaptı?

SOTIRIS: Şarkıların bestelenmesi işi bütün üyelerin katkılarıyla oldu. Communion bir takım çalışmasıdır. Tabi ki, bunun yanında bazı üyeler daha belirli roller aldı. Mesela Chris Antoniou, klasik orkestralamadan ve ben de sözlerden sorumluydum.

Communion’ın sözlerinden bize bahseder misiniz?

SOTIRIS: Orada, sözlerimin arkasında bellirli bir sol taraf felsefesi yatmakta, görüşüme göre böyle denebilir. Sözler her zaman Sepricflesh sanatında önemli bir rol oynamıstır, ki sözler müzik ile belli duyguların ve görsel imgelerin birleşmesini sağlar.

Eski albümlerinizde sözleri ve bestelemeyi farklı grup üyeleriyle yaptınız, kesinlikle bir “one man show” değildi. Bu album de öyle mi?

SOTIRIS: Aslında sadece Esoptron’u müziğinin yüzde 99’unu ben yarattığım için tek kişilik bir show olarak adlandırabiliriz.. Communion kesinlikle bu doğrultuda değil. Bütün üyeler, sonuca eşit derece katkıda bulundular.

Communion’un bazı bölümlerinde, Klasik Septicflesh soundu duymaktayız. Özelikle clean vokallerde.

SOTIRIS: Bu doğal yolla oldu. Bunca seneden beri yarattığımız özel soundumuz dinleyiciler tarafından benimsendi. Buna rağmen, biz daha asıl ruh ve aura üzerinde deneyler yapıyoruz, arkasındaki müzik aynı.

Communion şarkılarına yeni klipler çekmeyi düşünüyor musunuz?

SOTIRIS: Bu çok olası. İlk turnemizi bitirdikten sonra bunu düşüneceğiz.

Geçmişte çok az turneye çıktınız. Communion’dan önce kaç kez Avrupa turnesi yaptınız?

SOTIRIS: Bu grubun üçüncü ve uzun Avrupa turnesinden bir tanesi. 2008’de, Septicflesh iki Avrupa turnesi yapacak, ilki Vader, Devian Inactive Messiah ve sonra Cradle of Filth, Gorgoroth, Monspell ve Asrai ile. Bunun yanında bu yıl Hellfest’e de katılacağız.

Okuduğuma göre gelecek turlarınızda dönemlik gitarist alacakmışsınız. Sotiris’li şarkılarınızı, vocalde Sotirissiz nasıl söyleyeceksiniz? Onun bölümünü kim söyleyecek?

SOTIRIS: Sahnede benim vokalimin olmadığı tek şarkı Anubis. Bu durum için, önceden kaydedilmiş vokaller var, bunlar şarkının duygusunu vermek için önemli.

Communion şarkı isimleri “Doğu” ya ait gibi duruyor. Babil kapısı, Persepolis Annubis ve Sangreal gibi...

SOTIRIS: Sümerliler, Mısırlılar ve tabi ki eski Helen uygarlıkları her zaman benim için bir esin kaynağı olmuştur. Benim için uygarlığın beşiği her zaman kök gibidir, daha yüksek bilgiyi ve geniş bakış açılarını körükler.

Communion’un soundunu nasıl tarif edersiniz? Bu albümün yeni bir sounda sahip olduğunu söyleyebilir miyiz?

SOTIRIS: Bizim müziğimiz çok boyutlu ve bu yüzden tek kelimeyle tarif edilmesi zor. Communion bizim soundumuzu yeniden tanımlarken dramatic ve nerdeyse tiyatral elementleri zenginleştiriyor. Bu, dark metal – büyülü bir soundtrack dinlemek gibidir

Season of Mist’le anlaştınız. S.of.M’i nasıl seçtiniz? Rotting Christ’tan bir öneri ya da yardım geldi mi?

SOTIRIS: Geçmişte Season of Mist Septicflesh’i hep istemişti. Zaten bu bizim ilk seçimlerimizden biriydi. Marka çalışanları bizim müziğimizi uzun bir sureden beri beğeniyorlardı ve bu, işleri bizim için kolaylaştırdı.

Size yakıştırılan Dimmu Borgir ile olan benzerliğiniz hakkında ne düşünüyorsunuz?

SOTIRIS: Eğer elektro gitar kullanmak bütün metal gruplarını birbirine benzetiyorsa, o zaman orkestra kullanmak da bizi Dimmu Borgir’e benzetebilir. Biz hiçbir zaman, etkilenmek veya yol göstericiliği için başka bir gruba bakmayız. Bizim kendimize özgün bir tınımız ve görüşümüz var ve bundan gurur duyuyoruz.

Fotis Benardo gruba nasıl geldi.

SOTIRIS: Fotis, Septicflesh’e Sumerain Daemons turunda geldi. Bunun yanında Night Rage’de çaldı ve aynı zamanda Devilworx’un bir parçasıydı. Çok iyi bir davulcu ve müthiş biri.

Tekrar birleşme fikri için ne düşünüyorsunuz?

SOTIRIS: Doğrusunu söylemek gerekirse geçen zamanla birlikte kalplerimizde Septicflesh’i dağıtmamızdan kaynaklanan boşluğu hissettik. Bu arada bütün kişisel hedeflere ulaşıldı. Buna ek olarak, Chris İngiltere’den döndü ve yine tamamıyla Yunanistan’a yerleşti. Sonra tekrar bir araya gelmeye başladık. Nihayet beraber yeni şeyler yazmaya başladık gerçekten kendimizi iyi hissettik. Ve sonuç öylesine güçlüydü ki Septicflesh'in yeniden inşaasını bize inandırdı. Tabi ki kararımızda grubun ayrılık sonrası fanlarımızın asil ve davamlı desteği büyük bir rol oynadı.

Sumerian Deamons sonrası neden ayrılmıştınız?

SOTIRIS: O zamanlar, bireysel olarak grup elemanlarının kafalarında birçok farklı hedef vardı. Bu bir dönemdi ki; kendi hayatlarımızda farklı şeyler yapma ihtiyacı duyduk.

Sizce Septicflesh Yunanistan'da iyi bir şekilde destekleniyor mu? Yunan webzineleri Communion'a fazla ilgi göstermemişti.

SOTIRIS: Eğer internetten araştırıyorsanız, septic flesh olarak kelimeleri ayrı ayrı yazarak da araştırmalısınız. Böylece albümümüz hakkındaki yazılan yazıların daha çok olduğunu görürsünüz. Ve Yunanistan’daki iki büyük metal dergisi, Metal Hammer ve Rock Hard, sadece album hakkında yazı yazıp, Septicflesh’le röportaj yapmadılar, ayrıca grubu kapak resmi olarak koydular. Yani aslında Yunan Medyasından büyük bir destek var.


Biraz da eski albümlerinize dönelim. Bize grubun kuruluşundan sonraki attığı adımları anlatır mısınız?

SOTIRIS: Yani, tipik adımlar. Forgotten Path adlı bir demo, sonra yerel bir markayla Temple of the lost Race adlı bir Lp. Daha sonra sponsorluk anlaşmalarıyla birlikte French Holy Records’la bir anlaşma… İlk album Mystic places of Dawn zamanında yeraltı dediğimiz kesimde baya sesini duyurdu ve sonra her albümümüz metal camiasında daha da fazla ilgi çekmeye başladı.

Daha sakin olan Revolution Dna albümünden sonra neden tekrar daha agresif ve ölümcül çalmaya karar verdiniz?

SOTIRIS: Çok beğeniyorum. Bir şarkıyı ya da albümü sadece nasıl sakin olduğuna gore hiçbir zaman değerlendirmem. Ben, bende yoğun duyguların uyumundan sürüklenmeye götüren şarkıları sevmişimdir. Revolution Dna; şu ana kadar besteledğimiz en iyi şarkıların bazılarını içerir; Nephilim Sons ve Chaostar gibi.

Grubun dine olan bakış açısı nedir? Kendinizi nasıl tarif ediyorsunuz?

SOTIRIS: Tanrı bir ünvandır. Eğer biri, birine yada bir şeye ünvan vermeyi seçerse bu gösterir ki onun bu seçiminde çok dikkatli olması gerekir. Ben basitçe, kimseyi benden yüksek bir yere koymayı seçmedim ve inanmadım. Ama bunun yerine öğrenmeyi koydum. Ve biliyorum ki bütün dinlerde tanrılar mantıkla çelişki içindedir ve bu yüzden benim ülkemde pek hoş karşılanmazlar, fantasya olarak bile. Grup da bu tavır içindedir.

Türkiye’de 2001 yılında bir konser verdiniz. Buraya tekrar gelmek ister misiniz?

SOTIRIS: Bu iyi bir deneyimdi. Türkiye’ye tekrar gelip çalmayı çok isteriz.

Eski albümlerinizde de, eski doğu uygarlıklarına ait izler görmekteyiz. Zecharia Sitchin’in Planet X'inden etkilenme var mı?

SOTIRIS: Zecharia Sitchin’in çalışmalarından haberdarım, Sitchin'in daha doğmadığı zamanlardaki, binlerce yıl önceki, yazılmış, heykeli yapılmış ya da resmedilmiş nesnelerden haberdar olduğum gibi.

Seth ve Chris kardeş mi?

SOTIRIS: Evet. Bu bir gerçek.

Hiç Türk Metal grubu biliyor musunuz?

SOTIRIS: Sizin camiaınızı hakkında çok bilmiyorum. Cenotaph adlı bir death metal grubunu hatırlıyorum.

Death ve clean vokalleri kim yapıyor? Bence clean vokaller çok karakteristik.

Seth, asıl vocalist ve death vokallerden sorumlu. Clean vokallerden ben sorumluyum ve bunları gerekli gördüğümüz yerlerde kullanıyoruz.

Yunanistanda hayat nasıl. Müzikten başka bir şeyler yapıyor
musunuz?

SOTIRIS: Evet. Hayatı devam ettirebilmek için müziğe yaslanamazsınız. Müzik, en derin duygularımız ve düşüncelerimizi yansıtmak için kullandığımız bir araç. Yunanistan’daki hayat ise iyi. Buradaki insanlar nasıl eğleneceğini biliyor.

Albümleriniz nerede satacak.

SOTIRIS: Season of Mist iyi bir markayla dağıtıldı. Communion çok iyi yorumlar aldı ve dinleyiciler ise çok hevesli. Satışlar çok iyi gidiyor.

Neden septic flesh’i bitişik “septicflesh” gibi yazma kararı aldınız?

SOTIRIS: İsimdeki değişiklik asıl olarak görsel ve bir noktada sembolik. Bu, ikinci safha olduğunu söylememizin ve yeniden bağlandığımızı göstermenin bir yolu. Zaten gerçekte bu iki anlamda aynı.

Neden çiğ Death metalden (the forgotten path demosu), ilk kez debut albümüzde varolan daha doom ve operavari stilinize dönme kararı aldınız?

SOTIRIS: Biz her zaman yeni fikirleri deniyoruz. Biz rahatsız akıllarız, sadece tek boyutlu bir müziğe saplanıp kalamıyoruz.

En beğendiğin SF albümü hangisi?

SOTIRIS: Communion çünkü Septicflesh’in bütün elementlerini birleştiriyor ve daha olgun ve şu ana kadar yapmış olduğumuz diğer bütün çalışmalardan daha uçta.

SF fanlarının en beğendiği SF albümü hangisi?

SOTIRIS: Farklı görüşler var. Bizimle iletişim kuran fanlarımız tarafından Sumerian Daemons, Revolution Dna ve Esoptron, en beğenilenler olarak sıkça bahsediliyor.

Neden Ophidian Wheel 'la birlikte bir kadın opera vokal seçtiniz? Bir zamanlar metal camiasında pek genel olmayan bir şeydi.

SOTIRIS: Biz hiçbir zaman başkaları ne yaparsa onunla uyum içinde olmadık. Natalie ile Esoptron kayıtlarından sonra tanıştık ve onun vokalinden çok etkiledik. Böylece bir sonraki albümde onun özgün vokalini bizim müziğimizin birleşimiyle kullanabileceğimizi düşündük.

Son üç kaydınızı Fredman Stüdyolarında yaptınız. Şu sıralar Avrupa Metal camiasının en iyi kayıt stüdyosu. Ilk dışarıda kayıt yapma fikri kimden geldi ve neden Fredman Stüdyolarını seçtiniz, ki o zamanlar pek bilinmeyen bir yerdi.

SOTIRIS: O zamanlar istediğimiz soundu Yunanistan’da yakalayamayacağımızı hissettik ve böylece Avrupa’daki stüdyoları araştırdık. Fredman stüdyolarını daha önce kullanmış olan arkadaşımız Exhuman'dan öğrendik ve orası hakkında çok iyi şeyler duyduk, ve orada denemeye karar verdik. Ve Revolution Dna’nın sonuçlarından çok tatmin olduk ve bundan sonra orada kayıt yapmayı sürdürdük.

Chaostar, (Chris’in projesi) hala aktif mi?

SOTIRIS: Evet. Underworld adlı yeni bir album Holy Records’tan geçenlerde çıktı.

Bütün projelerinizden biraz bahseder misiniz? Sotiris, Chris ve Seth, kaç projeniz var?

SOTIRIS: Yani, solo proje olarak ana vokalde benim olduğum Aenaos, Chris’in Chaostar ve Seth’in Devilworx adlı projeleri var.

Teşekkürler Sotiris.

Röportaj: Bedrican İZGİ